Geçtiğimiz günlerde pnömokonyoz hastalığına yakalanan Avustralyalı maden işçisi Craig Keogh'a verilen 3.2 milyon dolar (yaklaşık 105 milyon 806 bin TL) tazminat verilmesi Zonguldak'ta yeni bir tartışma başlattı.Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve özel maden işletmelerinde aynı işi yapan maden işçilerinin kömür ve taş tozu nedeniyle pnömokonyoz hastalığına yakalanması halinde 20 bin ile 40 bin lira arasında değişen tazminat alması ülkemizdeki insan hayatına verilen değerin ölçüsü olarak gösteriliyor.Mesleğinde yarım asrı geride bırakan Avukat Ali Osman Odabaş, Avustralya'da pnömokonyoz teşhisi konulduğu için bir işçiye verilen 3.2 milyon dolar (yaklaşık 105 milyon 806 bin TL) tazminatın tarihi bir karar olduğuna vurgu yaparak, “Hukuk camiasında ülkemizde Zonguldak tazminat davaları bakımından emsal kararların alındığı vilayettir. Avusturalya’da verilen tazminatın tutarı insan haklarına verilen değerin ölçüsü” dedi. PNÖMOKONYOZ TAZMİNATININ FİKİR BABASI BORATAV’DIRBinlerce madencinin çalıştığı Zonguldak'ta Amele Birliği Hastanesinin 1936 yılında hizmete girdiğini, 1948'de ise ilk vaka tespiti yapıldığını anımsatan Avukat Ali Osman Odabaş, “Zonguldak’ta sosyal yardımların başlama tarihi ise 1950'dir. Kömür ve taş tozu bulunan ortamda çalışan maden işçilerinin pnömokonyoz nedeniyle tazminat hakkı kazanacaklarına dair ilk fikri ortaya atan dönemin SSK Avukatı Osman Seyfi Boratav'dır. İç organlarda meydana gelen tahribat o tarihlerde dava konusu olmuyordu. Sadece iş kazalarında uzuv kaybı dava konusu oluyor ya da ölen işçinin hak sahiplerine hukuki hak doğuyor, tazminat alabiliyorlardı” dedi.İLK DAVA 1968’DE AÇILDIİlk davanın 1967-68 yıllarında açıldığını söyleyen Odabaş, “Yerel mahkeme 1969'da pnömokonyoz hastalığına yakalanan maden işçisine tazminat verilmesini kararlaştırdı. Yargıtay yerel mahkemeyi onadı. Bu kararın ardından bu davanın fikir babası Avukat Osman Seyfi Boratav SSK'dan emekli olarak serbest avukatlık yapmaya başladı.
Pnömokonyoz davalarının öncü avukatları Satılmış Bayraklı, Mustafa Köseoğlu, Avni Gürsoy ve Fuat Arıkan'dır” şeklinde konuştu.
“ZONGULDAK MAHKEMELERİ EMSAL KARARLAR ALDI”Açılan davaların konusunun sadece akciğerde meydana gelen taş ve kömür tozunun neden olduğu tahribat olduğuna dikkat çeken Avukat Ali Osman Odabaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Meslek hastalığı her iş yerinde bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yeraltı maden işçileri yoğun şekilde taş ve kömür tozu teneffüs ettiği için bu hastalığa yakalanıyor. Esasında Zonguldak'ta alınan bu mahkeme kararları daha sonra kot taşlama işçileri, bobin sarımı yapan işçiler, tekstil sektöründe belli hareketleri sürekli yaptıkları için omuz ve kollarda meslek hastalığına yakalanan işçiler için yol gösterici emsal kararlar oldu.
Avustralyalı madencinin aldığı tazminat, miktarı yönünden çok önemli. Avustralya'daki insan haklarına verilen değer ve hayat standardının yüksek oluşu tazminatın da yüksek olmasına sebep oluyor. Bir insanın en büyük hakkı yaşamı hakkıdır. Sağlıklı ve korkusuz yaşama hakkı insan haklarının gereğidir.”ZAMAN AŞIMI 10 YILAynı madende çalışan 2 işçinin bağışıklık sistemi ve vücut direnci farklı olabileceğini, dolayısıyla pnömokonyoz hastalığının her maden işçisinde görülecek diye bir kaide olmaydığını ifade eden Odabaş, “Bu tür tazminat davalarında işverenin aldığı iş güvenliği tedbirleri de son derece önemli. Yine maden işçisinin yaşı gereği ödenecek tazminatın ve maluliyet oranının belirleyicisi. Zonguldak'ta bir maden işçisi 20 ila 40 bin lira arasında değişen bir tazminat alabilirken bu rakamın Avustralya'da 3.2 milyon euro olması son derece düşündürücü.
İşverenin işçinin sağlık durumuna göre iş verme yükümlülüğü vardır. Meslek hastalığı nedeniyle rapor ve tazminat alan bir işçiye yer üstüne çıkma hakkı doğar. Bir madencinin ölüm sebebi pnömokonyoz ise o işçinin yakınları dava açabilir bu davanın zaman aşımı 10 yıldır. Kömür tozu ya da taş tozu akciğere yapışır ve uyku halinde kalır. 40 sene sonra hastalığa sebep olabilir. Bu şartlarda zaman aşımı kavramı ortadan kalkar” şeklinde konuştu. TAZMİNAT DAVALARI
İŞ GÜVENLİĞİNİ ARTIRDIİş hukuku ile ilgili tazminat konusunda Zonguldak’ın Türkiye genelinde emsal kararlar alınan bir vilayet olarak gösterildiğine işaret eden Ali Osman Odabaş sözlerin şöyle sonlandırdı: “Bir avukat olarak Türkiye'nin dört bir yanında davalara girdim. Kanımca alınan bu kararlar işverenin iş güvenliği tedbirlerini artırması bakımından son derece belirleyici olmuştur. Bu davalar açılana kadar galeri açma esnasında maske kullanılmadığı için işçiler kömür tozu soluyordu. Mesleki yaşantımda 36 yaşında pnömokonyoza yakalanan ve 4 yıl sonra hayatını kaybeden maden işçisi tanıyorum. Bu tür tazminat davalarının ardından maden ocaklarında sulu delme uygulamasına geçildi. Dolayısıyla pnömokonyoz vakalarında ciddi bir azalma yaşandı. Bakın hemen yanımızdaki Çanakçılar Seramik'te riskli yoğun toz olan ortamlarda robotla üretime geçildi. Tazminat ödemek istemeyen işveren tedbirlerini artırmak ve uygulamak zorunda”
Pnömokonyoz davalarının öncü avukatları Satılmış Bayraklı, Mustafa Köseoğlu, Avni Gürsoy ve Fuat Arıkan'dır” şeklinde konuştu.
“ZONGULDAK MAHKEMELERİ EMSAL KARARLAR ALDI”Açılan davaların konusunun sadece akciğerde meydana gelen taş ve kömür tozunun neden olduğu tahribat olduğuna dikkat çeken Avukat Ali Osman Odabaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Meslek hastalığı her iş yerinde bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yeraltı maden işçileri yoğun şekilde taş ve kömür tozu teneffüs ettiği için bu hastalığa yakalanıyor. Esasında Zonguldak'ta alınan bu mahkeme kararları daha sonra kot taşlama işçileri, bobin sarımı yapan işçiler, tekstil sektöründe belli hareketleri sürekli yaptıkları için omuz ve kollarda meslek hastalığına yakalanan işçiler için yol gösterici emsal kararlar oldu.
Avustralyalı madencinin aldığı tazminat, miktarı yönünden çok önemli. Avustralya'daki insan haklarına verilen değer ve hayat standardının yüksek oluşu tazminatın da yüksek olmasına sebep oluyor. Bir insanın en büyük hakkı yaşamı hakkıdır. Sağlıklı ve korkusuz yaşama hakkı insan haklarının gereğidir.”ZAMAN AŞIMI 10 YILAynı madende çalışan 2 işçinin bağışıklık sistemi ve vücut direnci farklı olabileceğini, dolayısıyla pnömokonyoz hastalığının her maden işçisinde görülecek diye bir kaide olmaydığını ifade eden Odabaş, “Bu tür tazminat davalarında işverenin aldığı iş güvenliği tedbirleri de son derece önemli. Yine maden işçisinin yaşı gereği ödenecek tazminatın ve maluliyet oranının belirleyicisi. Zonguldak'ta bir maden işçisi 20 ila 40 bin lira arasında değişen bir tazminat alabilirken bu rakamın Avustralya'da 3.2 milyon euro olması son derece düşündürücü.
İşverenin işçinin sağlık durumuna göre iş verme yükümlülüğü vardır. Meslek hastalığı nedeniyle rapor ve tazminat alan bir işçiye yer üstüne çıkma hakkı doğar. Bir madencinin ölüm sebebi pnömokonyoz ise o işçinin yakınları dava açabilir bu davanın zaman aşımı 10 yıldır. Kömür tozu ya da taş tozu akciğere yapışır ve uyku halinde kalır. 40 sene sonra hastalığa sebep olabilir. Bu şartlarda zaman aşımı kavramı ortadan kalkar” şeklinde konuştu. TAZMİNAT DAVALARI
İŞ GÜVENLİĞİNİ ARTIRDIİş hukuku ile ilgili tazminat konusunda Zonguldak’ın Türkiye genelinde emsal kararlar alınan bir vilayet olarak gösterildiğine işaret eden Ali Osman Odabaş sözlerin şöyle sonlandırdı: “Bir avukat olarak Türkiye'nin dört bir yanında davalara girdim. Kanımca alınan bu kararlar işverenin iş güvenliği tedbirlerini artırması bakımından son derece belirleyici olmuştur. Bu davalar açılana kadar galeri açma esnasında maske kullanılmadığı için işçiler kömür tozu soluyordu. Mesleki yaşantımda 36 yaşında pnömokonyoza yakalanan ve 4 yıl sonra hayatını kaybeden maden işçisi tanıyorum. Bu tür tazminat davalarının ardından maden ocaklarında sulu delme uygulamasına geçildi. Dolayısıyla pnömokonyoz vakalarında ciddi bir azalma yaşandı. Bakın hemen yanımızdaki Çanakçılar Seramik'te riskli yoğun toz olan ortamlarda robotla üretime geçildi. Tazminat ödemek istemeyen işveren tedbirlerini artırmak ve uygulamak zorunda”