Geçtiğimiz günlerde Alaplı ve Devrek ilçelerinde Mevara adlı maden şirketinin maden aramak için ruhsat başvurusunda bulunduğu açıklanmıştı.
Bahsi geçen şirketin Alaplı'da bakır, Devrek'te ise manganez arayacağı duyurulurken, ilçe sakinleri olası facia ve doğa tahribatına karşı endişelerini dile getirmeye başladı.
Devrek ilçesi sakinlerinden eczacı Halil İbrahim Karapınar, sosyal medya hesabından, “Devrek İliç Olmasın!" başlıklı bir makale paylaştı. Karapınar, makalesinde, “Devrek ve Alaplı’da altın madeni aramak için bir firma tarafından ruhsat başvurusu yapıldığı haberini öğrendik. Haberi görür görmez hemen İliç geldi aklıma. Zaten Karadeniz Bölgesi olarak kanserin her çeşidiyle yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz. Şimdi bir de bu siyanür riski çıktı ortaya” ifadelerine yer verdi.
Devrekli eczacı, İliç faciasının Devrek'te de yaşanmasından endişe duyduğunu belirttiği makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“Erzincan ili İliç ilçesindeki altın madeni havzasında yaşanan büyük toprak kayması halen hafızamda. İlk olarak siyanür havuzu ile gündeme gelmişti İliç. Siyanürlü havuz, havaya buhar yoluyla dağıtılarak boşaltılıyordu. Haliyle de bölge insanının soluduğu hava zehir oluyordu. Sonrasında da bu elim olay meydana geldi. Aslında bölge insanı içinden altın madeni ile mücadele edenler de vardı. Çünkü altın madeni sadece doğayı bozmakla kalmıyor insanların sağlığını da bozuyor ve yaşama hakkına tecavüz ediyordu. Fakat sistem öyle bir sistem ki altın madeni ile mücadele eden köylüyü köyüne girmeye yasak koyacak kadar güçlünün yanında.
6 ay önce yaşanan bu elim maden kazası henüz unutulmamışken önceki gün gündeme düşen bir haberle irkildik. Devrek ve Alaplı’da altın madeni aramak için bir firma tarafından ruhsat başvurusu yapıldığı haberini öğrendik. Haberi görür görmez hemen İliç geldi aklıma. Talan edilen doğası bir tarafa, siyanür havuzu ile zehirlenen insanları geldi gözümün önüne. Zaten Karadeniz Bölgesi olarak kanserin her çeşidiyle yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz. Şimdi bir de bu siyanür riski çıktı ortaya.
Diyelim ki altın madenine ruhsat verildi ve onaylar alındı, neler olabilir. Dört bir tarafı yeşil dağlarla çevrili Devrek’imizin yeşiline bir hançer saplanır önce. Sonrasında o hançer yeşili kazıya kazıya ortaya gri bir delik çıkartır. Altın aramada kullanılan siyanür bölgeye yakın köylerin içme suyuna karışabilir. Aynı Erzincan İliç’teki gibi zehirli siyanür havuzu Devrek’in temiz havasına atık olarak karıştırılabilir.
Mesela Pınarönü köyünün üzerindeki Göl Dağı’nda koca bir gri delik olabilir.
Mesela Ahmetoğlu köyünden bidonlarımızı dolduracak temiz suyu bulamayabiliriz.
Mesela Devrek’imizin eski temiz havasını soluyamayabiliriz.
Mesela ilçemizdeki kanser vakalarında keskin bir artış olabilir.
Mesela köylerimizde eskisi gibi meyve-sebze yetişmeyebilir.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.
Çoğunluğu yurt dışı şirkete ait olan maden şirketi ortaklığı kar edecek diye Devreklilerin sağlıklı yaşama hakkı göz ardı edilemez. İlgililerin ve yetkililerin şimdiden bu konu hakkında halkımıza dürüstçe bilgi vermesi lazım.
Hali hazırda Devrek şehir merkezinde çok planlı bir şehirleşme olmadığını hepimiz biliyoruz. Bir de bunun yanında Devrek’in doğası katledilip geleceği karartılacaksa Devrekliler olarak bu durum karşısında elimizden geleni yapmak da bize düşer. Tüm Devrek sevdalılarını bu konu hakkında düşünmeye ve imkanı olanları araştırma yapmaya davet ediyorum. Gelin topraklarımıza, ağaçlarımıza, sağlığımıza ve geleceğimize sahip çıkalım. Çocuklarımıza sağlıklı bir şekilde yaşayabilecekleri bir Devrek bırakmak için elimizden geleni yapalım.
Duyarlı bir vatandaş olarak söz konusu haberi görünce bu konuda sıcağı sıcağına çalakalem bir şeyler yazıp gündem oluşturmak adına bu yazıyı yazdım. Devrek yerel medyasının, STK’ların ve Devrek’i gerçekten seven (varsa) siyasilerin de bu konuyu görmezden gelmemelerini rica ediyorum.
Temennim yaşanabilir Devrek’in sonunun Erzincan İliç gibi olmaması.”