Haber: Cevat Baran ÇAYDAŞ Alaplı’da altın madeni aramak için Enerji Bakanlığından ruhsat ve izin alan MAVERE Şirketi, Alaplı’ya bağlı Fındıklı, Belen, Kocaman, Aşağıdoğancılar ve Kasımlı köylerinde altın madeni arayacak. Ancak, köy sakinleri köylerinde altın madeni aranmasına karşı direniş başlattı. Geçtiğimiz ay köylüler, “Mavera Alaplı’dan uzak dur”, “Meramızda kestane ve ıhlamur var, altın yok” yazılı dövizlerle protesto gösterisinde bulunmuş ve konuyu yargıya taşımıştı. Herhangi bir uzman görüşü alınmadan madencilik faaliyetlerine izin verildiğini belirten köy sakinleri, fındık, ıhlamur, kestane ve asırlık ağaç bakımından zengin ve içilebilir su havzasına sahip yeşillik cenneti köylerinde doğa katliamı yaşanmasından endişe duyduklarını dile getirdi.‘KAMU YARARI GÖZETİLMELİDİR'Konuya ilişkin konuşan Maden ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. İbrahim Buzkan, İliç’te yaşanan facianın Alaplı’da da yaşanmasının yüksek olduğunu iddia etti. Dr. Buzkan, şunları söyledi:
“Sizin bildiğiniz gibi yıllar önce Bergama'da yapılan altın madeni ile birlikte siyanürle altın ayrıştırmanın ve siyanürün zararları o zamanlar da tartışılmıştı. Altın madeni aranmasında siyanürün alternatifi olan Tiyosiyonat kullanılmıştı. Siyanürün etkisi kanıtlanmış, ancak bu bahsi geçen etken maddenin zararları ve çevresel etkilerinin ne olduğu üzerine henüz bilimsel bir araştırma ve inceleme yapılmadı. Açıkçası altın aramasında kullanılan bu etken madde endişe vericidir.“Yine Bergama üzerinden örnek vereceğim. O zaman Boğaziçi Üniversitesinden bir uzman çıkıp demişti ki, ‘Tonda 30 ppm kalıntı yapıyor’. Bu 30 ppm’i de önemli bir şey değilmiş gibi söylüyor. 3 ppm tonda 30 gram siyanür kalıntısı yapıyor. 3 milyon ton kullanıldığını düşünün ortaya korkunç bir rakam çıkıyor. Siyanür havuzunda biriken bu etken madde buharlaşarak atmosferle teması halinde bile çevreye, doğaya ve canlılara doğrudan zarar verebiliyor. Şimdi Alaplı’da da kuvarsit damarlar içeren kayaçlar var, asırlık ağaçlar var. İliç ve Uşak’taki gibi tonlarca ağaç kesilecek, doğa ve canlılar zarar görecek. Bu nedenle bu işe kalkışmadan evvel muhakeme yapılması lazım, kamu yararı gözetilerek. Maalesef, aksi halde İliç’te yaşanan facianın Alaplı’da da yaşanmasının yüksek ihtimal olarak görüyorum.”‘YAKLAŞIK BİN AİLE GEÇİMİNİ FINDIKTA SAĞLIYOR’
Alaplı’ya bağlı 5 köyü içerişine alan bin 173 hektarlık ormanlık ve yerleşim alanına maden arama ruhsatı verildiğini söyleyen çevre aktivisti Çetin Yılmaz da, “Bin 173 Hektar maden sahası içinde birçok dere ve su kaynağı var. Bölgedeki köyler için DSİ içme suyu göleti yapmış. Maden sahası etrafında olan köyler ve diğer köyler bu göletten içme sularını karşılıyor. Aynı zamanda Akçakoca’daki birçok köy maden sahasının hemen sınırında kalıyor” ifadelerini kullandı.Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Maden sahası civarında yaklaşık 1000 aile fındık geliri ile yaşıyor. Maden sahası içinde bir sit alanı var. Mesela Fındıklı köyü sınırları içerisinde yer alan Ardıç Mağarası tabiat varlığı olarak koruma altındadır. Bu resmi kayıtlara böyle geçmiştir. Ancak buna rağmen bölgenin en değerli ormanları ve en güzel yerleşim alanı için maden ruhsatı verdiler. Karadeniz’e 3 kilometre mesafede deniz manzaralı bir maden sahasını övünerek ruhsatlandırdılar maalesef.”‘GELECEK NESİLLERE BIRAKABİLECEĞİMİZ TEK MİRASIMIZ BURASI'MAVERE Şirketinin altın madeni araması yapacağı köylerden olan Fındıklı köyünün muhtarı Bayram Sezgin, doğayı ve geleceklerini koruyabilmek için hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek, “Uzman görüşü bile alınmadan köyümüzde doğa tahribatı başlatacaklar. Nefesimizi kesmesinler. Bizim çoluk çoçuğumuza bırakabileceğimiz en büyük mirasımız burasıdır” dedi.Madencilik faaliyetlerinden etkilenecek bir başka köy ise Belen köyü. Belen Köyü Muhtarı Ümit Kocaman ise köylerinin doğal kaynaklar bakımından son derece zengin olduğuna dikkat çekti. Kocaman, “Bölgemiz fındığı, kestanesi, ıhlamuru ve içilebilir temiz su havzasıyla, doğal kaynaklarıyla son derece zengindir. Bizler suyumuzu da, aşımızı da ormanlarımızdan sağlıyoruz. Burada maden araması yapılması demek ağaçların, ormanın talan edilmesi demektir, siyanürün kullanılması demektir. Bu da demek oluyor ki, az önce size bahsettiğim doğanın bize verdiği bu velinimetlerden mahrum bırakılmamız demektir. Köyün sakinleri olarak bu yüzden biz buna karşı çıkıyoruz. Bizlerin çoluk çocuğumuza, gelecek kuşaklarımıza bırakabileceğimiz en büyük mirasımız burasıdır” diye konuştu.
“Sizin bildiğiniz gibi yıllar önce Bergama'da yapılan altın madeni ile birlikte siyanürle altın ayrıştırmanın ve siyanürün zararları o zamanlar da tartışılmıştı. Altın madeni aranmasında siyanürün alternatifi olan Tiyosiyonat kullanılmıştı. Siyanürün etkisi kanıtlanmış, ancak bu bahsi geçen etken maddenin zararları ve çevresel etkilerinin ne olduğu üzerine henüz bilimsel bir araştırma ve inceleme yapılmadı. Açıkçası altın aramasında kullanılan bu etken madde endişe vericidir.“Yine Bergama üzerinden örnek vereceğim. O zaman Boğaziçi Üniversitesinden bir uzman çıkıp demişti ki, ‘Tonda 30 ppm kalıntı yapıyor’. Bu 30 ppm’i de önemli bir şey değilmiş gibi söylüyor. 3 ppm tonda 30 gram siyanür kalıntısı yapıyor. 3 milyon ton kullanıldığını düşünün ortaya korkunç bir rakam çıkıyor. Siyanür havuzunda biriken bu etken madde buharlaşarak atmosferle teması halinde bile çevreye, doğaya ve canlılara doğrudan zarar verebiliyor. Şimdi Alaplı’da da kuvarsit damarlar içeren kayaçlar var, asırlık ağaçlar var. İliç ve Uşak’taki gibi tonlarca ağaç kesilecek, doğa ve canlılar zarar görecek. Bu nedenle bu işe kalkışmadan evvel muhakeme yapılması lazım, kamu yararı gözetilerek. Maalesef, aksi halde İliç’te yaşanan facianın Alaplı’da da yaşanmasının yüksek ihtimal olarak görüyorum.”‘YAKLAŞIK BİN AİLE GEÇİMİNİ FINDIKTA SAĞLIYOR’
Alaplı’ya bağlı 5 köyü içerişine alan bin 173 hektarlık ormanlık ve yerleşim alanına maden arama ruhsatı verildiğini söyleyen çevre aktivisti Çetin Yılmaz da, “Bin 173 Hektar maden sahası içinde birçok dere ve su kaynağı var. Bölgedeki köyler için DSİ içme suyu göleti yapmış. Maden sahası etrafında olan köyler ve diğer köyler bu göletten içme sularını karşılıyor. Aynı zamanda Akçakoca’daki birçok köy maden sahasının hemen sınırında kalıyor” ifadelerini kullandı.Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Maden sahası civarında yaklaşık 1000 aile fındık geliri ile yaşıyor. Maden sahası içinde bir sit alanı var. Mesela Fındıklı köyü sınırları içerisinde yer alan Ardıç Mağarası tabiat varlığı olarak koruma altındadır. Bu resmi kayıtlara böyle geçmiştir. Ancak buna rağmen bölgenin en değerli ormanları ve en güzel yerleşim alanı için maden ruhsatı verdiler. Karadeniz’e 3 kilometre mesafede deniz manzaralı bir maden sahasını övünerek ruhsatlandırdılar maalesef.”‘GELECEK NESİLLERE BIRAKABİLECEĞİMİZ TEK MİRASIMIZ BURASI'MAVERE Şirketinin altın madeni araması yapacağı köylerden olan Fındıklı köyünün muhtarı Bayram Sezgin, doğayı ve geleceklerini koruyabilmek için hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek, “Uzman görüşü bile alınmadan köyümüzde doğa tahribatı başlatacaklar. Nefesimizi kesmesinler. Bizim çoluk çoçuğumuza bırakabileceğimiz en büyük mirasımız burasıdır” dedi.Madencilik faaliyetlerinden etkilenecek bir başka köy ise Belen köyü. Belen Köyü Muhtarı Ümit Kocaman ise köylerinin doğal kaynaklar bakımından son derece zengin olduğuna dikkat çekti. Kocaman, “Bölgemiz fındığı, kestanesi, ıhlamuru ve içilebilir temiz su havzasıyla, doğal kaynaklarıyla son derece zengindir. Bizler suyumuzu da, aşımızı da ormanlarımızdan sağlıyoruz. Burada maden araması yapılması demek ağaçların, ormanın talan edilmesi demektir, siyanürün kullanılması demektir. Bu da demek oluyor ki, az önce size bahsettiğim doğanın bize verdiği bu velinimetlerden mahrum bırakılmamız demektir. Köyün sakinleri olarak bu yüzden biz buna karşı çıkıyoruz. Bizlerin çoluk çocuğumuza, gelecek kuşaklarımıza bırakabileceğimiz en büyük mirasımız burasıdır” diye konuştu.