Mahkeme salonu koridorunda duruşma öncesi Vezir Mohammed Nourtani'nin eşi Kamergül Maliki Nourtani, eşinin mesai arkadaşı olan Afgan uyruklu maden işçisi Kasım Barani ile bir süre tartıştığı görüldü. Araya giren polis ekiplerinin uyarısıyla tartışma sonlandırılırdı.Duruşmada söz konusu olay öncesi Hakan Körnöş'ün benzin aldığı akaryakıt istasyonu çalışanlarının tanık sıfatıyla ifadesi alınırken, tutuksuz sanık Eray Demiro'nun ağabeyi Emre Demiro ve Kasım Barani de tanık olarak dinlendi.
'KİMLİK NUMARASINI ALMADAN BENZİN VERDİM'Akaryakıt istasyonu çalışanı tanık Sercan Kabuk, “Olay anında çalışmış olduğum benzinliğe gelip araca mazot koymak istediler. Bidon bulup kendilerine benzin vermemi istediler. 1,5 litrelik pet şişeyi buldum. Benzini ona koydum. Sonrasında şahsın alkollü olduğunu gözlemledim. TC yazamayıp plaka üzerinden benzini verdim. Sonrada nakit olarak ödemeyi yaptım. Ayrıca gece vaktiydi. Yüzlerini dikkat edemedim. Normalde bizden bidon veya jeneratör ile yakıt alınmak istendiğinde şahsın TC kimlik numarasını alarak veriyoruz. Olay gecesi TC kimlik numarasını almadım. Sanıklara benzini ben verdim." şeklinde konuştu.Bir diğer akaryakıt istasyonu çalışanı Sadık Kargidan da, “Hakan Körnüş, devamlı müşterimiz olması nedeniyle sanırım sistemimizde bilgileri mevcuttu. Olay gecesi Hakan Körnöş, jeneratörü için benzin alacağını söyledi. Elinde bidonla beraber yanıma geldi. Bunun üzerine ben bidonu doldurdum. Ücretini aldım. Sonrasında gittiler. Benzin bidonunu ve ücret aldığım şahsın yüzünü görmedim. Şahıs benden bidonu alırken, benimle yüz yüze gelmeden benzini aldı. 400 TL yakıt tutmuştu, 48 TL'de bidon. Şahıs bana 450 TL verip 2 TL para üstünü almadan gitti.” ifadelerine yer verdi. Müşteki Avukatı, "1,5 litrelik mi yoksa 5 litrelik benzin mi aldı?" sorusuna Kargidan, "1,5 litrelik" diye cevap verdi."ARALARINDA KONUŞUYORLARDI"Tutuksuz sanıklardan Eray Demiro'nun ağabeyi olan tanık Emre Demiro da, “Olay gecesi evdeydim. Kardeşim Eray beni aradı. Benden dışarı çıkmamı istedi. Bir şeyler söyleyeceğini söyledi. Ne olduğunu sorduğumda Hakan ve Eray'ın ocağında çalışan işçinin bayılıp kalp krizi geçirdiğini belirtti. 'Öldü mü?' diye sorduğumda şahsı battaniyeye koyup araca bindirdiklerini söyleyip, Hakan ve diğerlerinin ayrıldıklarını ifade etti. Kardeşimin demesine göre Hakan abi, Eray'dan kazma kürek getirmesini istemiş. Kardeşim de korkup gelip bana söyledi. Kardeşimle beraber evden ayrılıp madene doğru giderken onlarla karşılaştık. Alaattin abi, Hakan abi, Enver abi ve Ahmet abi ile karşılaştık. Araçtan indiğimizde ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Hakan abi, Eray'a 'kazma kürek getirdin mi' diye sordu. Bu şahsı hasteneye götürün, 'kardeşimin de başını yakmayın' dedim. Hakan kardeşimden benzin alıp gelmesini istedi. Biz, Enver ve Alaattin abilerle birlikte transite bindik. Olayın gerçekleştiği maden ocağına indik. Araçtan indik. Enver abi ocağa bakmak için ocağa doğru çıktı. Kardeşim eşyalarını almak için peşinden gitti. Enver abi, Eray ve ben tekrar transite bindik. Gelik'e doğru gittik. Hakan abiye baktık bulamadık. Beni bırakmaları için eve doğru gittik. Hakan abiye rastladık. Eray ile biz transitle oradan ayrılacaktık o esnada Enver abi tekrar bizim araca bindi. Bizi bıraktı.” cümlelerini kullandı.Demiro, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kardeşim araçtan benzin bidonun dolu olarak atıldığını söylediği için, biz şahsın hastaneye götürüleceğini düşündük. Sonuçta bir kişi yakılmış. Olaydan önce Hakan abi parayı kardeşime uzatarak benzin almasını istedi. Benzin istenmesi durumunda akla yakılması gelir. Kardeşim benzin bidonunun dolu olduğunu söyleyince biz tam tersi hastaneye götürüleceğini düşündük. Konuşmalar esnasında makdülü yakma eylemi ile ilgili bir şey hatırlamıyorum. Alaattin abi, Hakan ve Enver abilere hitaben, 'Hastaneye götürün, başınızı belaya sokmayın' diyordu. Maktulü görmedim, araçta olabileceğini düşündüm. Ayrıca sanıklardan Hakan abi, Enver abi, Alaattin abi o gün alkollüydüler.”"ENVER GİDEROĞLU OĞLUMA CESEDİN YAKILDIĞINI SÖYLEDİ"Nourtani'nin mesai arkadaşı Kasım Barani de Türkçe bilen oğluna Enver Gideroğlu, maktulün bıçaklandığını ve cesedinin yakılmış olduğunu söylediğini öne sürdü. Barani, ifadesinde, “Sanıklardan sadece Hakan ve Enver'i tanıyorum. Saat 14.30'da bizi arayıp servisin bozuk olduğunu ve erken gelmemiz gerektiğini söylediler. Aracı tamirhaneye götürdüler. Tamirhane'nin önünde bırakıldık. Bir taksi ve bir de şahıs arabasıyla oradan alıp ocağa götürüldük. Ben üstümü değiştirdim. Celal usta ve Afgan uyruklu işe yeni başlamış adını bilmediğim bir kişiyle üst ocağa çıktık. Orada Hakan'ı görmedim. Enver de servis arabasını tamir ettirmek için tamirhanede kalmıştı. Gece saat 23.00 sıralarında aşağı indik ve Vezir Mohammed'i görmedik. Enver'e Vezir'in nerede olduğunu sordum. Enver de çalışmayıp eve gittiğini söyledi. Ben de Enver'den Vezir'in telefonunu isteyip, evini aramak istedim. Enver telefonunu verince ya oğlu ya da eşi açtı telefonu tam hatırlamıyorum. Vezir Mohammed'in evde olmadığını, çalıştığını söylediler. Tahminen Vezir'in Habib adlı arkadaşıyla olduğunu düşündüm. Sabah olduğunda eşi arayıp 'Vezir dünden beri gelmedi. Sen onu gördün mü' diye sordu. Ben de 'dün Vezir'in eve gittiğini söylemişlerdi' dedim. Ben de Enver'i aradım, 'Vezir'in eve gitmediğini' söyledim, o da 'ben nereden bileyim' diye cevap verdi. Ben de Habib'i aradım, dün Vezir ile beraber miydin diye sordum. Habib kendisinin yanına gelmediğini söyledi. Bir daha Enver'i aradım, 'Vezir nerede?' diye sordum. Bunun üzerine Enver çarşıya geleceğini, 'sen de çarşıya gel seninle bir şey konuşacağız' dedi. Son konuşmamızda Enver beni arayıp çarşıya gideceğini söyledi. Ben Türkçe bilmediğim için oğlumu yönlendirdim. Oğluma ne olduğunu sordum. Polis, Vezir Mohammed'i sokakta bulmuşlar. Tüm bildiklerimi polise de söyledim. Enver'i aradığımda, Türkçe bilmediğimden oğlumu yönlendirdim. Oğlumun anlatmasına göre Enver çok korkmuş, Mohammed'in bıçaklanıp cesedinin de yakıldığını söylemiş.” sözlerini kullandı.Müşteki Avukatı'nın, "Vezir Mohammed ile ilgili herhangi bir organının istendiğini duymuş mu, biliyor mu?" ve "Kendisi ve oğlundan bir şeyler istendi mi peki?" sorularını yanıtlayan Barani, "Hayır duymadım. Benden herhangi bir böbrek vs. istenmedi. Oğlum da okula gidiyor, ondan da istenmedi.” şeklinde konuştu.'TANIKLARIN BEYANLARINA İNANMIYORUM' Hâkimin söz hakkı verdiği maktulün eşi Kamergül Maliki Nourtani de, “Pompacılar kaç litre benzin aldıklarını biliyorlarda yüzlerini nasıl bilmiyorlar. Tanıkların beyanlarına inanmıyorum. Birini gerçekten yok etmek isteseler tamamen yok ederler. Neden sadece karın bölgesini yakmışlar? Tanık Kasım Barani'nin beyanlarındaki hususları kabul etmiyorum. Tanık Kasım Barani, böbrek meselesini bilmesine rağmen itiraf etmiyor.” ifadelerini kullandı. "OLAYIN SUÇLUSU SERCAN KAYABAŞ'TIR"SEGBİS üzerinden bağlanan kaçak ocak işletmecisi sanık Hakan Körnöş ise, Enver Gideroğlu'nun kendisi hakkındaki beyanlarını yalanlayarak, “Biz tamam içki içtik ama olay olmadan önce içtik. Enver'in sorduğu soruyu anlamış değilim. Ocağın önünde 1,5 saat müdahale yaptıklarını kendileri söylüyorlar. Ben olay yerine sonradan geldim. Enver ve Sercan bana telefonda bile rahmetlinin kazalandığını söylediler. Olayın baştan beri suçlusu Sercan Kayabaş'tır. Ya vagonu elinden kaçırıyor ya da vincin halatını takmayıp bırakıyor. Vagon da hızlanıp rahmetliyi vuruyor. Sercan bunu gizliyor, doğruyu söylemiyor. Rahmetlinin raporundaki kırıkları, kanları öyle düşmeyle bayılmayla olmaz. Aracın arkasında kazma kürek de vardı. Ben öyle şeyler istemedim." diye konuştu.
3'ü tutuklu 3'ü tutuksuz olmak üzere 6 sanığın yargılandığı davada Sercan Kayabaş, Alaattin Çayırlı, Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu, Eray Demiro ve Ahmet Aydın beraat ve tahliye talebinde bulunurken, mahkeme sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.Öte yandan mahkeme bir sonraki duruşma tarihini ise 18 Eylül 2024 çarşamba günü olarak belirledi. Haber: Cevat Baran ÇAYDAŞ
'KİMLİK NUMARASINI ALMADAN BENZİN VERDİM'Akaryakıt istasyonu çalışanı tanık Sercan Kabuk, “Olay anında çalışmış olduğum benzinliğe gelip araca mazot koymak istediler. Bidon bulup kendilerine benzin vermemi istediler. 1,5 litrelik pet şişeyi buldum. Benzini ona koydum. Sonrasında şahsın alkollü olduğunu gözlemledim. TC yazamayıp plaka üzerinden benzini verdim. Sonrada nakit olarak ödemeyi yaptım. Ayrıca gece vaktiydi. Yüzlerini dikkat edemedim. Normalde bizden bidon veya jeneratör ile yakıt alınmak istendiğinde şahsın TC kimlik numarasını alarak veriyoruz. Olay gecesi TC kimlik numarasını almadım. Sanıklara benzini ben verdim." şeklinde konuştu.Bir diğer akaryakıt istasyonu çalışanı Sadık Kargidan da, “Hakan Körnüş, devamlı müşterimiz olması nedeniyle sanırım sistemimizde bilgileri mevcuttu. Olay gecesi Hakan Körnöş, jeneratörü için benzin alacağını söyledi. Elinde bidonla beraber yanıma geldi. Bunun üzerine ben bidonu doldurdum. Ücretini aldım. Sonrasında gittiler. Benzin bidonunu ve ücret aldığım şahsın yüzünü görmedim. Şahıs benden bidonu alırken, benimle yüz yüze gelmeden benzini aldı. 400 TL yakıt tutmuştu, 48 TL'de bidon. Şahıs bana 450 TL verip 2 TL para üstünü almadan gitti.” ifadelerine yer verdi. Müşteki Avukatı, "1,5 litrelik mi yoksa 5 litrelik benzin mi aldı?" sorusuna Kargidan, "1,5 litrelik" diye cevap verdi."ARALARINDA KONUŞUYORLARDI"Tutuksuz sanıklardan Eray Demiro'nun ağabeyi olan tanık Emre Demiro da, “Olay gecesi evdeydim. Kardeşim Eray beni aradı. Benden dışarı çıkmamı istedi. Bir şeyler söyleyeceğini söyledi. Ne olduğunu sorduğumda Hakan ve Eray'ın ocağında çalışan işçinin bayılıp kalp krizi geçirdiğini belirtti. 'Öldü mü?' diye sorduğumda şahsı battaniyeye koyup araca bindirdiklerini söyleyip, Hakan ve diğerlerinin ayrıldıklarını ifade etti. Kardeşimin demesine göre Hakan abi, Eray'dan kazma kürek getirmesini istemiş. Kardeşim de korkup gelip bana söyledi. Kardeşimle beraber evden ayrılıp madene doğru giderken onlarla karşılaştık. Alaattin abi, Hakan abi, Enver abi ve Ahmet abi ile karşılaştık. Araçtan indiğimizde ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Hakan abi, Eray'a 'kazma kürek getirdin mi' diye sordu. Bu şahsı hasteneye götürün, 'kardeşimin de başını yakmayın' dedim. Hakan kardeşimden benzin alıp gelmesini istedi. Biz, Enver ve Alaattin abilerle birlikte transite bindik. Olayın gerçekleştiği maden ocağına indik. Araçtan indik. Enver abi ocağa bakmak için ocağa doğru çıktı. Kardeşim eşyalarını almak için peşinden gitti. Enver abi, Eray ve ben tekrar transite bindik. Gelik'e doğru gittik. Hakan abiye baktık bulamadık. Beni bırakmaları için eve doğru gittik. Hakan abiye rastladık. Eray ile biz transitle oradan ayrılacaktık o esnada Enver abi tekrar bizim araca bindi. Bizi bıraktı.” cümlelerini kullandı.Demiro, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kardeşim araçtan benzin bidonun dolu olarak atıldığını söylediği için, biz şahsın hastaneye götürüleceğini düşündük. Sonuçta bir kişi yakılmış. Olaydan önce Hakan abi parayı kardeşime uzatarak benzin almasını istedi. Benzin istenmesi durumunda akla yakılması gelir. Kardeşim benzin bidonunun dolu olduğunu söyleyince biz tam tersi hastaneye götürüleceğini düşündük. Konuşmalar esnasında makdülü yakma eylemi ile ilgili bir şey hatırlamıyorum. Alaattin abi, Hakan ve Enver abilere hitaben, 'Hastaneye götürün, başınızı belaya sokmayın' diyordu. Maktulü görmedim, araçta olabileceğini düşündüm. Ayrıca sanıklardan Hakan abi, Enver abi, Alaattin abi o gün alkollüydüler.”"ENVER GİDEROĞLU OĞLUMA CESEDİN YAKILDIĞINI SÖYLEDİ"Nourtani'nin mesai arkadaşı Kasım Barani de Türkçe bilen oğluna Enver Gideroğlu, maktulün bıçaklandığını ve cesedinin yakılmış olduğunu söylediğini öne sürdü. Barani, ifadesinde, “Sanıklardan sadece Hakan ve Enver'i tanıyorum. Saat 14.30'da bizi arayıp servisin bozuk olduğunu ve erken gelmemiz gerektiğini söylediler. Aracı tamirhaneye götürdüler. Tamirhane'nin önünde bırakıldık. Bir taksi ve bir de şahıs arabasıyla oradan alıp ocağa götürüldük. Ben üstümü değiştirdim. Celal usta ve Afgan uyruklu işe yeni başlamış adını bilmediğim bir kişiyle üst ocağa çıktık. Orada Hakan'ı görmedim. Enver de servis arabasını tamir ettirmek için tamirhanede kalmıştı. Gece saat 23.00 sıralarında aşağı indik ve Vezir Mohammed'i görmedik. Enver'e Vezir'in nerede olduğunu sordum. Enver de çalışmayıp eve gittiğini söyledi. Ben de Enver'den Vezir'in telefonunu isteyip, evini aramak istedim. Enver telefonunu verince ya oğlu ya da eşi açtı telefonu tam hatırlamıyorum. Vezir Mohammed'in evde olmadığını, çalıştığını söylediler. Tahminen Vezir'in Habib adlı arkadaşıyla olduğunu düşündüm. Sabah olduğunda eşi arayıp 'Vezir dünden beri gelmedi. Sen onu gördün mü' diye sordu. Ben de 'dün Vezir'in eve gittiğini söylemişlerdi' dedim. Ben de Enver'i aradım, 'Vezir'in eve gitmediğini' söyledim, o da 'ben nereden bileyim' diye cevap verdi. Ben de Habib'i aradım, dün Vezir ile beraber miydin diye sordum. Habib kendisinin yanına gelmediğini söyledi. Bir daha Enver'i aradım, 'Vezir nerede?' diye sordum. Bunun üzerine Enver çarşıya geleceğini, 'sen de çarşıya gel seninle bir şey konuşacağız' dedi. Son konuşmamızda Enver beni arayıp çarşıya gideceğini söyledi. Ben Türkçe bilmediğim için oğlumu yönlendirdim. Oğluma ne olduğunu sordum. Polis, Vezir Mohammed'i sokakta bulmuşlar. Tüm bildiklerimi polise de söyledim. Enver'i aradığımda, Türkçe bilmediğimden oğlumu yönlendirdim. Oğlumun anlatmasına göre Enver çok korkmuş, Mohammed'in bıçaklanıp cesedinin de yakıldığını söylemiş.” sözlerini kullandı.Müşteki Avukatı'nın, "Vezir Mohammed ile ilgili herhangi bir organının istendiğini duymuş mu, biliyor mu?" ve "Kendisi ve oğlundan bir şeyler istendi mi peki?" sorularını yanıtlayan Barani, "Hayır duymadım. Benden herhangi bir böbrek vs. istenmedi. Oğlum da okula gidiyor, ondan da istenmedi.” şeklinde konuştu.'TANIKLARIN BEYANLARINA İNANMIYORUM' Hâkimin söz hakkı verdiği maktulün eşi Kamergül Maliki Nourtani de, “Pompacılar kaç litre benzin aldıklarını biliyorlarda yüzlerini nasıl bilmiyorlar. Tanıkların beyanlarına inanmıyorum. Birini gerçekten yok etmek isteseler tamamen yok ederler. Neden sadece karın bölgesini yakmışlar? Tanık Kasım Barani'nin beyanlarındaki hususları kabul etmiyorum. Tanık Kasım Barani, böbrek meselesini bilmesine rağmen itiraf etmiyor.” ifadelerini kullandı. "OLAYIN SUÇLUSU SERCAN KAYABAŞ'TIR"SEGBİS üzerinden bağlanan kaçak ocak işletmecisi sanık Hakan Körnöş ise, Enver Gideroğlu'nun kendisi hakkındaki beyanlarını yalanlayarak, “Biz tamam içki içtik ama olay olmadan önce içtik. Enver'in sorduğu soruyu anlamış değilim. Ocağın önünde 1,5 saat müdahale yaptıklarını kendileri söylüyorlar. Ben olay yerine sonradan geldim. Enver ve Sercan bana telefonda bile rahmetlinin kazalandığını söylediler. Olayın baştan beri suçlusu Sercan Kayabaş'tır. Ya vagonu elinden kaçırıyor ya da vincin halatını takmayıp bırakıyor. Vagon da hızlanıp rahmetliyi vuruyor. Sercan bunu gizliyor, doğruyu söylemiyor. Rahmetlinin raporundaki kırıkları, kanları öyle düşmeyle bayılmayla olmaz. Aracın arkasında kazma kürek de vardı. Ben öyle şeyler istemedim." diye konuştu.
3'ü tutuklu 3'ü tutuksuz olmak üzere 6 sanığın yargılandığı davada Sercan Kayabaş, Alaattin Çayırlı, Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu, Eray Demiro ve Ahmet Aydın beraat ve tahliye talebinde bulunurken, mahkeme sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.Öte yandan mahkeme bir sonraki duruşma tarihini ise 18 Eylül 2024 çarşamba günü olarak belirledi. Haber: Cevat Baran ÇAYDAŞ