Pazar sabahı. Günün erken sayılabilecek saatleri. Çaycuma merkezdeki evimizden yaşadığım İstanbul’a gitmek üzere yola çıkıyorum. İçimde Başkan Kantarcı’nın “Çaycumalılar buluşması” için yaptığı davete işim nedeni ile katılamamanın burukluğu.
Aracımla Zeki Yurtbay’ın eski evinin önünden Nihat Kantarcı caddesine çıkıyorum. Az ilerideki kavşakta kısa boylu ve dinamik bir bey sabah gezintisine çıkmış…Peşinde üç sokak köpeği. Durup yol veriyorum. Selam verip köpekleri ile karşıya geçiyor.
Beyler kavşağına doğru yaşlıca bir bey Atatürk heykeli istikametinde kaldırımda yürüyor. Hararetle telefonla konuşuyor. Peşinde beş sokak köpeği….
Çarşıda birçok esnafın sokak köpeklerine düzenli olarak baktıklarına tanık olan benim için bunlar şaşırtıcı görüntüler değil. Çünkü burası Çaycuma. Evet! Bazı konularda Avrupa ile yarışan, sokak hayvanları konusunda ise Avrupa’nın örnek alması gereken bir ilçe.
Köprüyü geçip Ankara istikametine dönüyorum. Meslek Yüksek Okulu kampüsünün önünden geçiyorum. “3000 kapasiteli barınak inşaatı” haberleri aklımdan geçiyor. Ve bu barınağın da “kısa sürede yetersiz hale geleceği”ne dair yorumlar…
Yeniçağ sapağındaki çöplükte yaşamaya çalışan sokak köpeklerine her geçişimde verdiğim yiyecekleri paylaşarak “sokak köpekleri sorunu” ndan çok daha büyük depremin, ekonomik ve siyasi belirsizliklerin ve daha nice riskin dolu olduğu İstanbul’a doğru sürüyorum…
Ne oldu ne zaman oldu da onca kötülüğün içinde yaşamak zorunda bırakıldık? Birisine bir canlıya yapılan kötülüğü bize yapılmış saymadan durdurulabilir mi bu kötülük çığı? Zeytin ağaçlarını söken, seçilmiş insanları, onların avukatlarını, avukatlarının avukatlarını içeri atan, sokaktaki köpekleri zehirleyen, işçiyi açlık sınırında çalıştıran, çocukları sanayiinin ağır çarklarına süren, deprem korkusundan rant çıkartan…Hepsi de aynı kötülük değil mi?
Çaycuma güzeldir. Çaycuma insanı da güzeldir. Çözüm odaklıdır. Evrensel değerleri vardır Çaycuma insanının. Bir sokak köpeklerinin kontrolsüz üremesi ve bazılarının saldırganlaşmasına mı çözüm bulamayacak insan gözü ile. Barınakta değil insan içinde yaşamaya alışkın olarak evrimleştirdiğimiz sokak köpeklerine. Elbette bulur. Çaycumalı olmak bunu gerektirir.
Bu yazı “Çaycumalılar Buluşuyor” etkinliği çerçevesinde yapılacak olan “Çaycumalılık Ruhu ve Hemşehri Dayanışması” başlıklı foruma katkı amacı ile kaleme alınmıştır.
Çaycuma'ya taşın dediğimizde "orada çok köpek varmış" diyenlerin sayısı az değil. Artık masumlaştırma çabalarından vazgeçmeliyiz. Kanun belli görevler veriyor sorunu almak için. Köpek sevdiğini iddia, edenler evlerine alsınlar. Sokakta sağa sola kanat bırakmak bakmak sahiplenmek değil. Çaycuma'ya günü birlik gelenlerin karar vereceği bir durum, değildir köpek sorunu. Çocuk parkları hastaneler okullar köpeklerle dolu.