• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • karabük
  • Bartın
  • Alaplı
  • Gündem
  • İŞÇİ-SENDİKA
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Sağlık
  • Politika
  • Magazin
  • Kilimli Kozlu Gökçebey Devrek Kdz. Ereğli Çaycuma Zonguldak Spor Kültür-Sanat Bilim ve Teknoloji Eğitim Yerel Asayiş Genel Çevre
  • Ara
SON DAKİKA:
00:55
Çaycuma'yı Dolandırmıştı, Çanakkale'de Yakalandı!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. NURDAN PAR ASLAN
  3. Demirin Sesi
Yayınlanma: 23 Mart 2024 - 23:26
Güncelleme: 23 Mart 2024 - 23:44

Demirin Sesi

23 Mart 2024 - 23:26
Güncelleme: 23 Mart 2024 - 23:44
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
NURDAN PAR ASLAN
NURDAN PAR ASLAN
Demirin Sesi

           

               Ellerin Maharetini Makinelere Bırakan Son Kapılar

                                                                                                       Bartın

Kültür; tarihi ve toplumsal gelişme süreci içinde maddi ve manevi değerler, yaşam tarzı, nesilden nesile aktarma. Kültürün bir göstergesi olan el sanatları geleneği, duygularını da kattığı bir ustanın elinde işlenerek hayat bulan ürünlerle insanların ihtiyaçlarını karşılayan zanaat. Ustalar geleneğin aktörleri, kültürün dinamikleri. El sanatları, geçmişle gelecek arasında kurulan bir kültür taşıyıcısı. Kültürel kimlik oluşturan el sanatları kimi zaman o yöreye ismini verdiren, hikayeleştiren ve o döneme ait bilgilerle birlikte birçok olguları içeren eşsiz değerler; kültürel veriler, maddi ve manevi değerler.

Geleneksel el sanatlarından makineleşmeye giden post modern dönemde el emeğiyle gerçekleşen geleneksel zanaatlar toplumun tarihine kültürel mirası, kültürel kimliği. Bir önceki dönemden farklılaşma, bir önceki dönemi terk etme, yeni aşamalar, değişimler, dönüşümler modernizmde yer almakta. Tarihsel süreçte köklü değişimler aslında.

İnsanlık tarihinde ilkel toplumda alet yapımı ile başlayan, sanayi devrimi, internet ile tanışmamızla birlikte bilgi toplumu ile devam eden gelişmeler, toplumsal değişim.

Geleneksel zanaatkarlar yaşamlarını sürdürebilmek için modern sanayi ile karşı karşıya. Toplumun beklentisine göre üretimlerini değiştirmekte. Kültürel değerlerin yok olmasını istemiyorlar aslında.  

İnsanlık tarihinde önemli bir yer tutan, kültürel mirasın önemli bir ögesi olan geleneksel el sanatları arasında yer alan geleneksel demircilik zanaatına ilişkin demir ve demirin işlenmesi öyküsünü de unutmamak gerek.

Yarım asır öncesi çocukluğumdaki seslerin bir kültür mirası olduğu, kültürel mirasa kapısını açan ve sanayi devrimi sonrası dönemde geleneksel el sanatlarının makineye devretmesi ile yıllar sonra son kalan kapıları görmek ve yok olmakta olan bu el sanatının gelecekte bu zamandaki tarihe ilişkin bilgi oluşturabilmek, belki de bir görüş ile fayda sağlayabilmek. O döneme ait yaşanmış gerçeklere ilişkin bir kayıt oluşturabilmek. Modernizmin ortaya çıkardığı değişim ve dönüşümlere maruz kalan geleneksel el sanatlarının unutulmamasına katkı sağlamaktı beni yazdıran belki de....

Bartın, birçok kültürel zenginliklere ve özelliklere sahip Batı Karadeniz Bölgesinde yer alan bir ilimiz. Sahip olduğu kültürel zenginliklerden bir tanesi, geleneksel el sanatları arasında yer alan demircilik zanaatı.

Geleneksel el sanatlarının ürünlere dönüştüğü ortamı yaşamak ve onlara tanıklık yapmak. Yarım asırlık Demirciler Arastası oluyor burası bana göre şu anda. Yıllar öncesi geçmişe sahip, demirci ustalarının nesilden nesile aktardığı bir alandı aslında burası. Tarihe tanıklık yaptığımı bilmiyordum o zamanlar. Demir parçalarının işlenerek ürüne dönüşmesi, şimdiki zamanda sanayi devrimi sonrası teknolojinin hızla gelişerek bu geleneksel el sanatlarının makineler aracılığıyla yapılacağını tahmin bile edemiyorsunuz... Aslında biz o zamanlarda gelecekte söz edeceğimiz tarihi, bu güzel kültürü, değerleri yaşamış oluyoruz. Küçükken anlamlandıramıyorsunuz yaşanmışlıkları. Hayat sanki hep böyle devam edecek. Zamanın değişim ve dönüşümlerle ilerleyeceğini düşünemiyorsunuz. Zanaatlar da bu dönüşümün içinde. Bu zanaatlar yavaş yavaş yok olmak üzere sanayi devrimi sonrası modernize dönemde.

1967 yıl doğumluyum. Annem, babam dolayısıyla ben de Bartınlıyım. Biz başka bir ilde ikametgâh ediyoruz. Bu yüzden Bartın’da Hendekyanı Mahallesinde oturan ve esnaf olan anneannemi (Fatma Uslu-Lakabı Bakkallardı o zamanlar şimdi Ethemoğulları) oldukça sık ziyaret ediyoruz. Esnaf diyorum özellikle. O zamanlar birçok esnaflığa, zanaata şahit oluyorum. Hepsi neredeyse şu an için geleneksel. Çocukluğumun belirli bir kısmının geçtiği ve bana birçok değerler katan yer. Gelenekleri, görenekleri, örfleri. Mahalle, demirciler arastasına çok yakın. Hafızamda en çok yer alanlardan bir tanesi Demirciler Arastası. Bartın, o zamanlar ilçe ve ilçenin merkezine, çarşısına geçiş sağlayan ve beni en çok sevdiğim leblebi şekerine ulaştıracak olan sokak burası.

Anneannemle birlikte Demirciler Arastasından geçiyoruz. Sokağın sağında solunda yer alan birçok demirci esnafı. Büyük camları olan tahta darabalı dükkanlar. Her iki taraftan gelen çekiç sesleri sokakta, kulaklarımda yankılanıyor. Belirli bir ritimde sanki bu sesler. Demirin sözsüz müziği gibi. Bu ritimsel seslerle hayat buluyor gibiydi demirin hammaddesi. Tam o sırada bir at arabası geçiyor. Atın ahenkli yürüyüşüyle çıkardığı ayak sesleri ve arabanın tahta tekerleklerinin çıkardığı sesler karışıyor ortama. Ses cümbüşü.

Anneannem demirci esnaflarıyla selamlaşıyor, hal hatır soruyor, işlerinde kolaylıklar diliyor. Beni tanıtıyor torunum diye. Ben ise o seslerin arasında dükkanların önündeki tahta tezgahların üzerinde yer alan demir ürünlerine bakıyorum. Camların ardındaki ateşe, etrafa sıçratarak ateşin çıkardığı kıvılcımlara, kızgın demirlere bir de. Kır saçlı, gözlüklü, zayıf bedene sahip demirci amcalar nerdeyse hepsi. Ellerindeki maşalarla tutukları demirler, ateşin üstünde kıpkırmızı. Ayakta duran birilerini görüyorum bir de içeride iki büklüm gibi. Önlerinde kocaman büyük bir demir, bir elinde çekiç diğer elinde bir alet ile tuttuğu kızgın bir demir parçası o kocaman demirin üzerinde. Çekici belirli aralıklarla vuruyor kızgın demirin üstüne. Sonuçta ne çıkacağını bilmiyorum, neden yaptıklarını da. Sormuyorum da anneanneme ne yapıyorlar diye.  Ama yol boyunca süren bu sesleri sokaktan uzaklaştıkça hala duyulabiliyorum. Durup kafamı çeviriyorum ardıma bakıyorum, hafif meyilli arnavut kaldırımlı sokakta aşağıya doğru süzülen tüm demirci dükkanlarını görebiliyorum. Sadece onlar var.

Birkaç yıl geçiyor aradan. Artık en çok sevdiğim leblebi şekerini kendim almaya gidebiliyorum. Demirciler Arastasından geçiyorum yine. Selam veriyorum esnaf amcalara gülümseyerek. Tahta tezgahların üzerindeki demirden işlenerek son haline gelmiş ürünlerin adını öğrendim, biliyorum. At nalı, kazma, bel, çekiç, çapa, balta, orak, tırmık, tırpan, sini, güğüm, çivi, maşa. Tezgahın yanında duran kömür sobası, kömür kovası, süngü, davul. O sırada aşağıdan yukarıya doğru sahibi ile çıkan bir at görüyorum. Açık kahverengi pırıl pırıl tüyleri.  Uzun yelesi daha açık kahverengi, kuyruğu sallanıyor gövdesinin sağına soluna. Dimdik yürüyor o asil görünüşlü cüssesiyle. Atın ayağından gelen ses cılız. O zaman atın ayağında nal olmadığını düşünüyorum. Belki de nal çakacaklardı. Öğrenmiştim nalları. Hemen oradaki bir dükkanın yanında bekliyorum. Karşı taraftaki demirci dükkanın önünde durdular. Demirci amca içeriden elinde çekiç, çivi ve nallarla dışarıya çıktı. Atı arka tarafına dönük tutuyordu sahibi. Demirci amca yavaşça eğildi. Atın ayağını narin bir şekilde kavrayarak kendine doğru kaldırdı. Nalı düzgün bir şekilde ayağına yerleştirdikten sonra üzerindeki küçük deliklerden çivileri çakmaya başladı. Çekicin sesi farklı geliyordu bu sefer. Birden yanımdaki demirci esnaf amcaya dönerek atın canının yanıp yanmadığını sordum. Hayır acımıyor cevabı yüzümdeki tebessümleri çok sevindirmişti. Biraz öne doğru giderek atın yüzüne bakıyorum, biraz uzağındayım ama. Tepki yok. Canı acımamıştı gerçekten. İşlem bittikten sonra sahibi atın sırtını sıvazlayarak yollarına devam ederlerken atın ayağından gelen ses bu sefer daha kuvvetli. Demirin sesi. Demirci amcaların el işçiliğiyle şekil verdikleri atın ayağında hayat bulan nalın sesi. Artık at da ayakkabısını giymişti. Ayakları (toynakları) acımayacaktı.

Günlerden bir gün anneannemle bir köye gidiyoruz bu sefer. Davet etmişler. Bahçesinde otururken toprakla uğraşan, toprağı kazan birkaç teyze görüyorum. Anneannemin yanına gidiyorum, kulağına yükselerek sessizce söylüyorum; onun adı kazma, diğeri bel, diğeri de tırmık.

Ve yıllar yıllar geçiyor. Tekrar geçiyorum Demirciler Arastasından. Bu sefer yüreğim buruk, yüzümdeki gülümsemeler yerine başka ifadeler bırakmış. Demirci dükkanları yok. Onların yerinde tüketim toplumuna yetişecek makine ürünlerini satacak tahta darabalı büyük camlı dükkanlar değil, modern binalar sıralanmış. Biraz daha ilerliyorum. Bir kapı evet bir kapı açık kalmış o yerde geriye kalan, bir de hafızama yerleşmiş görüntüler arasında kulağımı çınlatan o sesler. Demirin sesi. Hemen giriyorum içeri. Heyecanlı sorularım benden daha telaşlı. “O mu 300 yıllık örs” diyor demirci zanatkarı…

 

 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
Şerif Cihan
1 yıl önce

Kaleminize sağlık. Tebrik ederim. Bundan sonra sıkı takipteyip.

Cevapla
Beğen (9)
Beğenme (0)
Eda Uzulu
1 yıl önce

Arastaların, o büyülü havasını yaşamıs biri olarak, yazdığınız yazıyı okurken büyük keyif aldım.Çocukluk günlerimden bir sürü anı canlandı gözümde.Yazılarınızı okumak isterim.Emeğinize sağlık…

Cevapla
Beğen (9)
Beğenme (1)
Yasin Genç
1 yıl önce

Çok güzel ve ilgi çekici bir yazı olmuş, elinize sağlık. Ayrıca yazarımızı bu platformda ilk kez görüyorum, hayırlı olması dileğiyle. Gelecek yazılarınızı heyecanla bekliyoruz.

Cevapla
Beğen (7)
Beğenme (0)
Aylin UÇAR
1 yıl önce

Ellerinize, emeğinize ve yüreğinize sağlık...

Cevapla
Beğen (9)
Beğenme (0)
Arzu Cihan
1 yıl önce

Yüreğinize sağlık, çok içten yazmışsınız, yazınızı okurken demirin sesini duyar gibi oldum... teşekkürler....yeni yazılarınızı heycanlana bekliyorum...

Cevapla
Beğen (10)
Beğenme (0)

Yazarın Diğer Yazıları

  • ASLAN KAYASI: Zamanın Sessiz Tanığı - 30 Nisan 2025
    Köşe Yazarları
    Yaşar Cengiz Alpan
    Yaşar Cengiz Alpan
    KAMUOYUNA DUYURUDUR
    Şenol Kuşcu
    Şenol Kuşcu
    BİR KURUMUN GEÇMİŞİNE BELGE OLMASI VE BİLMEYENLERİN ÖĞRENMESİ İÇİNDİR!- (1)
    Ahmet Öztürk
    Ahmet Öztürk
    Çetin Uygur bir kitaba sığar mı?
    Mustafa Özdemir
    Mustafa Özdemir
    Abim…
    Fahri Bozbaş
    Fahri Bozbaş
    HER BİRİ VAZGEÇİLMEZ CİHAN PARÇASI
    Mete Arif Tokmak
    Mete Arif Tokmak
    13 Zonguldaklı Ressam ve "Resim Sevinci" denen şey
    AYNUR MUSLU
    AYNUR MUSLU
    KARA ELMAS, KARA TALİH, KARA HABER, KARARAN YAŞAM
    Gülden Işık
    Gülden Işık
    Görmek Ve Yazmak için Siyasetçi Olmak Şart Değil! 
    Cemalettin Sağtekin
    Cemalettin Sağtekin
    İÇ CEPHE
    Mustafa Yüce
    Mustafa Yüce
    ZONGULDAK'IN SİNEMA EMEKTARLARI 1: ÖZKAN GÜREL
    Bingül Öz
    Bingül Öz
    PSİKOSOSYAL  ANLAMDA ŞİDDET
    NURDAN PAR ASLAN
    NURDAN PAR ASLAN
    ASLAN KAYASI: Zamanın Sessiz Tanığı
    Selma Aydın
    Selma Aydın
    ALEV ve KÜL
    Seyfi Boyraz
    Seyfi Boyraz
    ZONGULDAK'A ATILAN BÜYÜK KAZIK
    Emrah Feşel
    Emrah Feşel
    BAŞKAN!
    Kılçık
    Kılçık
    Muhtar Selim Yalan
    Yüksel Yıldırım
    Yüksel Yıldırım
    ZONGULDAK'I İNŞA ETTİLER!
    Erol Çakır
    Erol Çakır
    Uğur Mumcuya saygı, hizmete alkış…
    Fikret Gökçe
    Fikret Gökçe
    ASIRLIK GAZETE; BARTIN
    Hayri Sarı
    Hayri Sarı
    ALT TARAFI BİR KARGA
    Çok Okunan Haberler
    ZONGULDAKLI DOKTOR ZONGULDAK'A ATANDI 
    ZONGULDAKLI DOKTOR ZONGULDAK'A ATANDI 
    Zonguldaklı Recep Ustayı kim öldürdü? Eşi ve çocukları gözaltında...
    Zonguldaklı Recep Ustayı kim öldürdü? Eşi ve çocukları gözaltında...
    Sevim Alan'dan Giderayak Vurgun!
    Sevim Alan'dan Giderayak Vurgun!
    Ana Sayfa
    karabük
    Bartın
    Alaplı
    Gündem
    İŞÇİ-SENDİKA
    Ekonomi
    Dünya
    Sağlık
    Politika
    Magazin
    Kilimli
    Kozlu
    Gökçebey
    Devrek
    Kdz. Ereğli
    Çaycuma
    Zonguldak
    Spor
    Kültür-Sanat
    Bilim ve Teknoloji
    Eğitim
    Yerel
    Asayiş
    Genel
    Çevre
    Köşe Yazarları
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Biyografiler
    Yerel Haberler
    Üye Paneli
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Hava Durumu
    Nöbetci Eczaneler
    Namaz Vakitleri
    • Asayiş
    • Bilim ve Teknoloji
    • Çevre
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Genel
    • Gündem
    • Kültür-Sanat
    • Magazin
    • Politika
    • Sağlık
    • Spor
    • Yerel
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Biyografiler
    • Üye Paneli
    • Yerel Haberler
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Hava Durumu
    • Nöbetci Eczaneler
    • Namaz Vakitleri

    • Rss
    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Gizlilik İlkeleri

    Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
    İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.