İç cepheyi, emperyalist politikalarınla sen oluşturamazsın…
Geniş halk kesimleri, iç cepheyi 19 Martta oluşturdu zaten…!
İktidar, dışarıda gerçekleşen, ekonomik krizlerden, savaşlardan, kendisine her zaman pay çıkarabiliyor…
Yandaş medyasını da araç olarak kullanıyor…
AKP’nin geleceği, memleketin geleceğidir algısını, yandaşlarının beynine yıllardır yerleştiriyor…
Bu arada, siyasi ayrışma, demokratik bir ülke talep edenlerle, etmeyenler arasında sürüyor…
Tek adam rejiminin karşısında, bir demokrasi cephesi oluşmuş durumda…
Bu cephede, görüş ayrılıkları olsa da, ortaklaştıkları konu, demokratik bir düzene bağlılık…
Azınlığa düşen iktidar cephesi ise halkın geniş kesimlerinden yükselen ve giderek yaygınlaşan değişim talebini, devletin kritik kademelerinde elde ettiği üstünlüğü, yargıyı da kullanarak, sert ve baskıcı yöntemlerle sindirmeye çalışıyor…
Ancak bu yöntemler, çok uzun sürecek gibi görünmüyor…
Bu baskıcı yöntemler belirli bir dönem yoğun şekilde uygulanabilir ve iktidarın işini kolaylaştırmış gibi görünebilir…
Fakat, çok uzun bir yönetebilme enerjisi sağlayamaz…
Bunun için, toplumun yeter çoğunluğunun rıza gösterdiği siyasi argümanların üretilmesi gerekir…
Bunlar olmadan, sadece devletin baskıcı yöntemleriyle ayakta kalmaya çalışan iktidarlar, kurdukları baskı kadar, kendilerini yıkacak ölçekte de kriz ve tepki biriktirir...
İktidar da, bunun farkında aslında...
Bunu, nafile çırpınmalarından anlıyoruz…
Ancak, ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, halk cevabını verecektir…
Bu çırpınmalarından biri de, “İç cephe” söylemi…
Ortadoğu da olanlardan sonra, iç cephemizi kuvvetlendirmezsek, sırada biz varız haa, ona göre ayağınızı denk alın diyorlar halka…
Bu kurgu, mantıksal olarak kokuşmuş durumda…
Neden kokuşmuş…?
Şöyleki;
Tek adam, Irak, Suriye ve son olarak İran’ın başına gelenleri hatırlatarak, ülkemizi de, siyonist İsrail’in zulmünden ve emperyalizmin yıkıcılığından koruma iddiasını dile getiriyor…
Yandaşları ne söylese inandıkları ve alkışladıkları için istediği gibi konuşuyor…
Ama halkın geniş kesimi gerçeklerin farkında…
O ülkeler dışarıdan gelen saldırılarla ağır yaralar alırken, AKP iktidarının, onları hedefe koyanların, nasıl hep safında durduğunu çok iyi biliyoruz…
Irak tezkeresini meclisten geçirme çabalarını(ancak, toplumsal muhalefetin katkısıyla, mecliste takılmıştı tezkere…)
Esad’ı devirmek için neler yaptığını…!
Biz de ne diyoruz;
Madem sırada ülkemiz var diye iddia ediyorsun…!
O zaman, bugüne kadar emperyalist politikaların peşinden koşan iktidarınla, nasıl iç cephe kuracaksın…?
İç cephe kurgusunun elle tutulur bir yanı yok…
İttifaklar, ilişkiler ve jeopolitik dengeler bakımından da hayli tutarsız...!
İsrail zalim ve katliamcı bir devlet…
Başında da Netanyahu gibi savaştan, kandan güç alan Faşist bir adam var…
Bunları herkes kabul ediyor…
Ancak dış politikadaki pozisyonu AKP tarafından belirlenen Türkiye, İsrail’in mevcut süreçte saldırmak isteyeceği bir ülke değil...
AKP Türkiye’si, Ortadoğu’da hiçbir zaman ABD ve İsrail’in karşısında durmadı…
İsrail, bölgede kendisine karşı çıkan, menfaatleri önünde engel gördüğü, en önemlisi de fiili olarak savaştığı devlet ve yapıları hedef alıyor…
Suriye, İran ve Lübnan Hizbullahı bu yüzden vuruldu ve vurulmaya devam ediyor…
AKP her zaman, emperyalistlere yakın durdu ve kendi çıkarını onların işgal planlarının içinde aradı...
Ülkenin siyasal İslamcılığı ve sağ siyaseti, tarih boyunca sola karşı “NATO” şemsiyesi altında büyütüldü...
AKP’nin iktidara gelişi, emperyalizm ile Türk sağı ilişkilerindeki en yüksek seviyedir…!
Politik düzlemde hiçbir tutarlılığı olmayan iç cephe projesinin hedefi, “Ülkenin güvenliğini ve bekasını sağlamak” için tüm aktörleri kendi arkasında toplamak…
Muhalefeti de iç cepheye, yani tek adam rejimine teslim olmaya çağırmak…
Çünkü iç cephede muhalefete yer yok…
İç cephede muhalefetin ve herhangi aykırı bir sesin olmaması gerekiyor…
Şu an bile, ülkemiz açık cezaevine dönmüş durumda…
Bu projede yalnızca rejimle uyumlu, göstermelik bir “muhalefet” var…
Eyy Özgür Özel gelirsen buraya gel diyorlar…
CHP, iktidarın iç cephe tuzağına doğru karşılığı veriyor...
Özgür Özel, partisinin grup toplantısında iktidarın zulmüne işaret ederek “Eğer siz iç cepheyi değil de cezaevlerindeki iç avluyu güçlendirirseniz iç cepheyi asla güçlendiremezsiniz” dedi…
“Önce demokrasi ve adalet” vurgusu yapan Özel, bunun “milli birlik ve bütünlük projesi” adı altında bir seçimsizleştirme/muhalefetsizleştirme projesi olduğunu net şekilde ortaya koymuş oldu...
Ez cümle;
Halk’ın bütünleşmesinin önündeki en büyük engel mevcut iktidarın varlığıdır...
İnsanları birbirine düşüren, çocukların zihinlerini zehirleyen, farklı yaşam tarzlarını ötekileştiren, muhalifleri düşmanlaştırarak cezaevlerine hapseden bir iktidarın etrafında kurulacak iç cephe, daha fazla baskıya, hukuksuzluğa ve yoksulluğa hizmet eder... İhtiyacımız olan iç cephe, çürümüş tek adam düzenine karşı, emekten, özgürlükten, demokrasiden ve hukuktan yana olanların yer aldığı geniş bir kitleyle zaten oluşmuş durumda...
Artık bize düşen tüm kumpaslara rağmen onu savunmak ve büyütmektir…
Dün yaptığım yorum neden görünmüyor..Rtük örneğimi çalisiyordunuz