Günlük, haftalık ya da aylık olarak toplumumuzu siyasi, ekonomik, kültürel yahut gelişen olayları halka en doğru ,en gerçekci olarak bilgilendirme amaçlı düzenli yapılan yayınları gazete , dergi yoluyla halka ulaştırmaktır. Gazeteci ise "gazetecilik mesleğini" icra eden; güncel, haftalık olayları, akımları, siyasi-ekonomik konular ile kişiler hakkında veri toplayan, arşivleyen, araştıran, yorum yapan kimsedir. Bunu yaparken gazeteci ahlakına sahip, olabildiğince tarafsız yayınlamaya özen gösteren kişidir aynı zamanda.
Peki bu tanımlara uyan gazeteye ve gazeteciye çok rastlar mıyız ülkemizde ya da şehrimizde? Cevaplarınızı duyar gibi oluyorum. "Eh işte bazen..." diyorsunuz değil mi? Hele son yıllarda gazete ile gazetecilerin değişimine maalesef şahit oluyoruz. Tabi ki gözlemlerim olumsuz yönden. Tarafsızlığı rafa kaldırıp menfaatleri uğruna kişilik zafiyetleri geçirenler, bir kaç kuruş için meslek ahlakından uzaklaşanlar, güce tapanlar o kadar çoğaldı ki, hangi birini yazacağımızı şaşırdık. Gerçi toplumun belli bir kısımı da, meslekleri de maalesef bu bazı gazeteciler gibi aynı hastalığa kapılmışlardır. Yani güce tapmaktadırlar. Lakin gazeteciler toplumun öncüleri olduğundan onlar daha fazla göze batmaktalar. Çünkü, gazeteci ışık veren, yol gösteren, çözüm üreten meslekler arasında oldukları için yanlışları hemen göze batmakta.Öğretmenler, imamlar ve adalet dağıtıcıları gibi...
Şimdi desem ki, Hasan Pulur, Soner Yalçın,Yılmaz Özdil, Fikret Bila, Cüneyt Özdemir, Ayşe ARMAN, Hasan Cemal, Rauf Tamer, Murat Ağırel, Ahmet Kabaklı, Ahmet Şık, Yavuz Donat, Uğur Dündar ve İsmail Saymaz kimdir desem, yüzünüzde olumlu bir tebessümüm ile "İyi gazeteciler" dersiniz değil mi? Bunların tam tersi olan gücün esiri olan, paraya, pula tapan, menfaatleri için her türlü kılığa girenleri, fır döndü gibi dönenlerin yani "Gazeteci artıklarının" isimlerini yazsam (şimdilik yazmayacağım)ne dersiniz? Tahmin etmek zor değil tabi ki...Şimdiden onlar için söylediğiniz onur kırıcı, sinkaflı küfürlerinizi duyar gibiyim...
Halbuki "Gazeteci" dediğimizde saygınlığı en üst mertebede olan bu mesleklerdeki kişileri hayatta olsalar da olmamalarda hürmetle, sevgiyle ve hatta hayranlıkla anarız onları. Milli Kurtuluş savaşında düşmana ilk kurşunu atan Hasan Tahsin gibi ...Kıbrıs savaşında şehit düşen Adem Yavuz gibi...Ve ülkemizin aydınlık çağdaş geleceği için mücadele veren Uğur Mumcu gibi...Ve Türkiyeyi karanlığa mahkum etmek isteyen teröristlerin şehit ettiği İlhan Darendelioğlunu,Ümit Kaftancıoğlunu,Çetin Emeç'i,Metin Göktepe ile Ahmet Taner Kışlalıyı ve daha nice basın şehitlerini unutmak mümkün mü?Saygıyla anıyoruz tabi ki...
Ayrıca şehrimizde gazete idare eden, gazeteciliği iliklerine kadar yaşamış, yaşatmış tarafsızlığı ilke edinen ve aramızda olmayan efsane Turan Tınayı, Harun Ersoyu, Çetin Sezgini, Ali Bahadırı ve daha nicelerini rahmetle anmakta bizim görevimizdir.
Birde,ülke yönetiminde bizlere dürüstlüğü,fedakarca hizmet etmeyi belleklerimize kazıyan gazeteci kimliği ile tanınan uzun yıllar şehrimizin milletvekili olan Başbakan Bülent Ecevit'i ne unutabiliriz ne de saygıda kusur edebiliriz. Onu minnetle anıyoruz ve özlüyoruz.Tıpkı bir zamanların efsane TRT Genelmüdürü ve Dış İşleri Bakanlığı yapmış İsmail Cem ile örnek olmuş bakanlıklar yapmış gazeteci Yaşar Okuyan gibi...Ruhları şad olsun!
Şehrimizde uzun yıllar gazetecilik yapmış ve hala yapan Muzaffer-Cevdet Akgün kardeşleri, Atilla Öksüz'ü,Şaban Yılmaz'ı, Lokman Gül'ü,Mustafa Emen'i, Osman Sav'ı ve ismini saymayı unuttuğum onlarca gazeteciyi yaptıkları basın hizmetlerinden dolayı onları anmadan geçemeyeceğim. Hepsine şükran borçluyuz.
Ve asıl değinmek istediğim bir gazeteci, gazete imtiyaz sahibi ve de gazete yöneticisinden bahsetmeden geçersem yazımın çok eksik kalacağına inandığım biri var. Gerçek bir gazeteci. İlkeli, dürüst,korkusuz...Akıllı,heyecan dolu ve olabildiğince tarafsız bir şahsiyet. Yol gösteren, inançlı ve inandığı kişi ve kurumlara destek veren ,projeler üreten gerçek bir gazeteci. Mustafa Özdemir. Onu tanıdığımda henüz bıyıkları bile yeni terliyordu.25 yıl evveldi. O genç yaşta olabildiğince sorumluluk isteyen Türkiyenin en büyük Haber Ajansının yani Doğan Haber Ajansının başındaydı. Bu zor görevi üslenmiş ve hakkını da veriyordu. Şimdi karşımda başarılı, ödüller almış bir gazeteci duruyordu. Ardahan’ın “AĞIZKA Türk boylarından” olan bu gazetecinin korkusuzluğu ve cesaretinin nerden geldiği sanırım anlaşılmıştır. Ve gördüğüm en önemli özelliği de inandığı doğrulardan asla vaz geçmemesiydi. Mücadeleci, araştırmacı kişiliği yanında saygılı ve sevecendi de. Bir çok kez gazeteci kimliği yanında şehrim Zonguldak için yaşanılabilir bir kent olması için projeler üretip uygulanması için de çapa sarf etmiştir. Hatta bazı etkili makamlara gelmesi için kaliteli, bilgili, donanımlı ve de güvenilir kişiler için siyasi görüşüne bakmaksızın onlar için mücadele vermiştir. Ve bende her daim bu çapalarına destek vermişimdir. Çoğu kez de başarmışızdır. Pratik zekaya, akla sahip Mustafa Özdemir, yazılarında adaleti, tarafsızlığı koruyabilen nadir gazeteci olaraktan bilinmekte ve okuyucu kitlesinin çokluğu da bunun kanıtı olmuştur.
Değerli kardeşim Mustafa için A ya da B partisi olmuş fark etmeksizin eğer bir haksızlık ,yanlış varsa hep üzerine giden bir anlayış içindedir. Onun gazetesinde, yazılarında hiç bir kimseyi tehdit eden bir yorum bulamazsınız! Karanlık odakların üzerine gitmede çok cesaretlidir. Çok tehditler aldı ama yine de yazmaktan, araştırmaktan vaz geçmeyecek kadar korkusuzdu. Doğru ne ise onu yazdı. Belden aşağı vurmadı kimsenin aile hayatına girmedi! Zaman, zaman yanlış yazdığı da oldu tabi ki.. Lakin özür dilemenin erdemlik olduğunu unutmadan özür de diledi. İşte bu yüzden gazetesi “Özgür Halkın Sesi” her daim ilk sıralarda yer aldı ve kendisi de 1.sıralarda yer aldı. Şımarmadı, yılmadı! Şehrin göbeğinde saldırıya uğradı, darp edildi; defalarca haksız yere hapis yattı ama hiç bir zaman geri adım atmadı. Parasızdı. Bir türlü hak ettiği resmi reklam gelirlerinden istifa edemedi. Ve inanın onun yerine bir başka gazeteci olsaydı ilke ve ahlakı bir yere koyar milyonlarca gelire sahip olurdu. Ama o doğruyu seçti, ilkelerinden asla taviz vermedi. Yine parasız, yine mali zorluklar içinde şu an. Fakat, dik ve onurlu tavrıyla yine herkesin gözdesi, yine bir numara...Toplumun beğenisi ve saygısını kazanarak yoluna devam ediyor. Öyle ki, ona düşmanlık edenlerin dahi saygısını kazanarak...
Kazandığı reklam gelirlerinin nerdeyse tümünü anında çalışanlarına, fakire, fukaraya, ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktan büyük haz alan bu güzel insanın, ilkeli doğru haber yapan MUSTAFA ÖZDEMİRİN 25 yıldır hep yanında oldum ve ömrüm yettikçe yanında olacağımı herkesin bilmesini isterim.
Ve bu yazıyı kaleme aldığımda sevgili Mustafa’nın hiç bir şekilde haberi olmadı. Ve inanın haberi olsa bana engel olmaya çalışırdı. Ama hak edene o değeri vermek de benim ilkem. Ben bunu yaptım....
EROL ÇAKIR-26 Eylül 2024
Zonguldak'ta görev yaptığım 1990-2020 yılları arasında her gün yazılarını takip ettiğim Mustafa kardeşimiz, dürüst kimliği, Zonguldak'a olan sevdasıyla benim de takdir ettiğim bir kardeşimdi. Her türlü imkânsızlığa rağmen gazetesi ve çalışanlarını mağdur etmemiş kalemi güçlü tarafsız bir gazeteci olduğuna şahidim. Başarılar diliyorum. Dünya Miras Kenti Safranbolu'muzdan sevgi ve selamlarımı sunuyorum.