Zonguldak emeğin başkenti.
Zonguldak’ı emeğin başkenti yapan ise taşkömürü ve maden işçileri.
Çünkü Zonguldak maden ve madenci kenti.
Taşkömürü ile var olmuş, maden işçilerinin alın teri ile büyümüş bir kent Zonguldak.
Ben Zonguldak için ‘işçinin Çanakkale’si’ diyorum.
Çanakkale, vatan savunması için canını veren binlerce şehide ev sahipliği yapıyor.
Zonguldak ise o kömürü yerin altından çıkarmak için şehit olmuş binlerce madenciye de mezar olmuş bir kenttir.
Onun için madencilik kutsal bir meslektir.
Onun için madencilik saygıyı duyulmayı hak eden bir meslektir.
Madenci, alın teri kurumadan hakkı ödenmesi gereken bir meslektir.
Geçtiğimiz günlerde Enka Madencilik önünde yaşadığımız çirkin olayın ardından yazdığımız haberler ve yaptığımız yorumlardan sonra, özel maden ocaklarında çalışan maden işçilerinden onlarca mesaj aldık.
3 yıldır, 5 yıldır, 10 yıldır alın terinin, emeğinin karşılığını alamayan eden işçileriyle tanıştık.
Dertlerini dinledik.
Hepsinin ortak noktası aynı.
Hepsinin hakkını gasp eden kişi de aynı.
Toplum içinde ve çevresinde imanlı olarak bilinen, bir cemaatin önde gelen isimlerinden olan bu şahıs, onlarca maden işçisinin emeğini çalmış.
Davayı kazanmasına ve icraya vermesine rağmen 10 yıllık kıdem tazminatını, 8 yıldır alamayan maden işçileri var.
Günde 3-5 kez anlı secdeye değen bir insan maden işçisinin, onların çocuklarının, eşlerinin hakkını yer mi?
Bu dini bütün, cemaatçi arkadaş yemiş işte.
Üstelik bu kişinin üzerinde, iddialara göre mal varlığı da yok.
Şirket yok.
Banka hesabında para yok.
Şirketi akrabasının üzerine yapmış.
Ama bu arkadaş 2015 yılında Porsche’ye biniyordu.
Şimdi ise 20 milyon liralık Maybach’e biniyor.
Gerçi çıkan haberlerden sonra satışa koyduğu Maybach’ini ilandan kaldırmış.
Onlarca lüks aracı, taşınmazları, petrol istasyonları var.
İddialara göre serveti milyarlarla ifade ediliyor.
Bu cemaatçi ve dini bütün şahsiyet, ocağında şehit olan maden işçisinin tazminatını, söz verdiği halde tam ödemiyor.
Ocağında iş kazası geçiren, sosyal güvencesiz maden işçisini hastaneye götürmek yerine, ocağa kilitliyor.
Maden işçilerine hafta tatili yaptırmıyor.
Maaşlarını gününde ödemiyor.
İşten ayrılan madencilerin kıdem tazminatlarını ödemiyor.
İhbar tazminatlarını ödemiyor.
Eminim ki SGK primlerini, vergilerini de ödemiyordur.
İşçinin parasına göz diken birisi, devlete para öder mi?
Peki, maden işçisine bunu reva gören şahsiye kim?
İşini hakkıyla yapan özel maden ocağı sahiplerini zan altında bırakmamak için bu şahsiyeti ve maden işçilerinin hakkını gasp eden bu şirketin adını açıklamak istiyorum.
Enka Madencilik ve Nazif Çoraman!
Enka Madencilik yöneticilerinin ve Nazi Çoraman’ın cevap hakkı bizde saklıdır.
İstedikleri zaman iddialara verecekleri cevabı yayınlamaktan kaçınmayız.
Maden işletmeciliği zor ve yüksek maliyetli bir sektör.
Madencilik de bir o kadar kutsal.
Defalarca rödevans işletmecilerinin sorunlarını gündeme taşıdık.
Erdemir’i, Kardemir’i ve termik santralleri, ‘Zonguldak’ın kömürünü kullanmıyorlar’ diye eleştirdik.
Sayın Alaattin Kurnaz bu konuda verdiğimiz mücadelenin tanığıdır.
Kendisiyle özel maden ocaklarının sorunları hakkında defalarca konuştuk.
Bizim derdimiz topyekûn bir sektörü zan altında bırakmak değil.
Zonguldak Taşkömrü ile var olmuş, ülke ekonomisine ve sanayisine büyük katkılar sağlamıştır.
Erdemir, Kardemir, ÇATES, Eren Enerji…
Tüm bunlar Zonguldak’ın taşkömürü ile var olmuş, bu bölgeye kurulmuş şirketlerdir.
Özellikle Erdemir ve Kardemir’i, deyim yerindeyse Zonguldak doğurmuş, taşkömürü ile beslemiş ve büyütmüştür.
Türkiye’nin bu sanayi kuruluşlarının bugünlere gelmesinde taşkömürünün yanı sıra maden işçilerinin de emeği, alın teri vardır.
Bu açıklamanın ardından, yine dönelim Enka Madencilik ve Nazif Çoraman’a.
Bir şirket ve bir kişi bu kadar maden işçisini nasıl mağdur edebiliyor?
Bu insanlar 2 gazeteciye saldırma cesaretin nereden alıyor?
Biz bu durumu ‘paranın şımarıklığı’ olarak nitelendirdik ama görüyoruz ki çok daha fazlası var.
Mesela ben merak ediyorum.
Enka Madencilik şirketinin devlete borcu var mı?
Vergisini ödüyor mu?
Maden işçisinin hakkını ödemeyen bu şirketin SGK’ya prim borcu var mı?
Varsa bu borcun miktarı ne?
Ben 5 bin lira vergimi ödemediğimde banka hesaplarıma e-haciz koyan Vergi Dairesi ve SGK, bu kişi ve şirket için de aynı uygulamayı yapıyor mu?
Nazif Çoraman’ın genç yaşta elde ettiği inanılmaz servetinin kaynağı ne?
Ben bir gazeteci olarak merak ediyorum bu servetin kaynağını. Acaba devlet ve devletin yetkili kurumları merak etmiyor mu?
Tabi ki sermaye düşmanı değilim.
Ama ocağında ölen maden işçisinin tazminatını ödemeyen, madencilerin kıdem ve ihbar tazminatını ödemeyen, işçilere yasal hakkı olan hafta tatilini kullandırmayan bir kişilik olunca karşımızda…
İşçisine bu kadar yanlış yapan bir karakterin, devlete ne yanlışlar yaptığını hayal dahi edemiyorum.
İşte bu nedenlerle, bu tür şirketlerin ve kişilerin serveti mercek altına alınmalı.
Devlet, tüm kurumlarıyla ve yasalardan aldığı yetkiyle bu tür kişilere, ‘nereden buldun kardeşim bu kadar serveti’ diye sormalı.
Daha dün bir şirkette muhasebecilik yapan birisi, bu kadar kısa bir sürede, bu kadar serveti nasıl kazanabilir?
Bu ciddi bir merak konusu.
Benim amacım da bu merakı gidermek.
Varsa bir kamu zararı, engel olmak.
Devlet ve devletin yetkili kurumları bu tür vakalara mercek tutar veya tutmaz ama biz araştırmaya devam edeceğiz.
Bu tür kişi veya şirketlerin emek gasplarını gündemde tutmaya, kamuya verdikleri zararları irdelemeye devam edeceğiz.
Haber merkezimize ulaşan onlarca ihbar ve şikayeti inceliyoruz.
Gelen şikayet ve ihbarlardan da anlıyoruz ki Nazif Çoraman’ın icraatları sadece maden işçilerinin haklarını gasp etmekle sınırlı değil.
Buradan Nazif Çoraman ve Enka Madencilik mağdurlarını Özgür Halkın Sesi’ne davet ediyorum.
Gelin mağduriyetinizi anlatın.
Biz de Özgür Halkın Sesi olarak sesinizi duyuralım.
Maden işçisinin hakkı bu emek düşmanlarının yanına kar kalmasın.