Bartın’da siyaset, imar ve tarım arazilerinin sessiz dönüşümü üzerine birkaç soru…
Bartın’da son yıllarda alışıldık bir sessizlik hâkim. Bu öyle sıradan bir sessizlik değil; adı konmamış bir “görmezden gelme hali”. Seçilmişlerin önemli bir kısmını içine çeken, toplumsal hafızayı da kısa sürede uyuşturan bir kayıtsızlık durumu…
Oysa şehir, gözümüzün önünde değişiyor. Hem de sessiz sedasız.
Geçmişte Bartın Kapalı Cezaevi’nin yanında yer alan bir arazinin satıldığını duymuştum. İlginçti. Kim ne yapar orada? Arazi uzun yıllar atıl kaldı. Derken yıllar sonra Almanya’da çalışan bir vatandaş, burada plastik pencere üretimi için bir kapalı alan inşa etmeye başladı.
İmar mevzuatı mı? O zaten kolayca “hallediverildi”. Çünkü mevzuatta esas olan, kağıt üzerindeki kurallar değil; sahibinin kim olduğuydu.
İnşaat yapıldı mı, üretim gerçekleşti mi, muamma. Ama bildiğimiz şey şu: Söz konusu bina ve arazi daha sonra, aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkete satıldı. Şirket, şimdi bu arazide yeni kapalı alanlar inşa ediyor.
Peki ya imar durumu? Arazi ilk satıldığında neydi? İmar değişikliği ne zaman yapıldı? İlk yapılaşma değişiklikten önce mi oldu, sonra mı? Yeni inşaatlar hangi hukuki zemine dayanıyor?
Bu soruları sormamın nedeni basit: Bu arazi, satıldığı dönemde bir “tarım arazisiydi”. Ve ilginçtir, satın alan kişi bir siyasi partinin il başkanıydı. Bugünse Bartın İl Genel Meclisi’nde seçilmiş bir üye olarak görev yapmakta.
Şimdi ister istemez soruyorum: Bartın’da hangi tarım arazilerinin niteliği değiştirilecek? Kimler için, neye göre?
Kurban Bayramı’nda bazı siyasilerin, içinde yüzme havuzu bulunan, çok amaçlı müştemilatlarla donatılmış bir villada bayramlaştığı konuşuluyor. Bu yapı, “birinci sınıf tarım arazisi” üzerinde.
İl Tarım Müdürlüğü, ilgili belediyeye yıkım kararı göndermiş. Peki bu yapı yıkılacak mı?
Eğer yıkılmazsa, Belediye Başkanı görevini kötüye kullanmış sayılmayacak mı?
Yoksa yine görmezden mi gelinecek? Tıpkı öncekiler gibi.
---
Bartın Irmağı kıyısında yükselen “camdan daraba” inşaatı da hâlâ gündemde. Üstelik şimdi karşı kıyısına da benzer bir yapı yapılacağı söyleniyor. Ağaçlar bir bir kesiliyor.
Tepkiler yükselince Bartın Belediyesi’nden açıklama geldi: “Bizimle ilgisi yok, bakanlık projesi.”
Evet, proje “Bartın Çayı ve Çevresi Koruma Amaçlı İmar Planı” kapsamında. Ama bir zamanlar bu projeye karşı mücadele eden, eylemlerde yer alan Belediye Başkanı bugün topu taca atıyor.
Ne değişti?
AKP Bartın Milletvekili Sayın Yusuf Ziya Aldatmaz, bu projeyi kararlılıkla savunuyor. En azından nerede durduğunu açıkça biliyoruz. Peki ya “Bartın Irmağı İnisiyatifi” içinde yer alanlar? Onlardan neden çıt çıkmıyor?
---
Tüm bu kararlar birer Bakanlık emri değil yalnızca. İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi eliyle şekilleniyor.
Planlar, imar değişiklikleri, izinler… Tümü yerel meclislerin onayıyla hayat buluyor.
Bu meclislerde görev yapan siyasetçilerin, yapılacak işleri herkesten önce bildiğini biliyoruz.
Eğer mecliste çoğunlukları yoksa, seçmenlerini zamanında bilgilendirmek sorumlulukları. Ama çoğu zaman bunu yapmıyorlar. Çünkü iş işten geçtikten sonra birkaç cümleyle “tepkisel açıklama” yapmak daha kolaylarına geliyor.
Benim onlardan talebim basit: En azından Sayın Yusuf Ziya Aldatmaz kadar açık ve dik bir duruş sergileyin. Cesur olun. Toplumun size duyduğu güveni “görmezden gelmeyin.”
Yaşar bey yazılarınızı uzun zamandır Bartın dışında yaşayan bir Bartınlı olarak okuyorum. Kentin esaslı sorularına düzeyli ve çekinmeden dikkat çekiyorsunuz. Bartın'da böyle bir köşe yazarı daha önce çıktı mı bilmem. Ancak sizi Facebook'tan bir arkadaşımın önerisiyle takip etmeye başladım. Sosyal medyada etkilisiniz. Instagram gibi mecraları da kullanırsanız etki alanınız artar diye düşüyorum. Bartın'daki diğer gazeteler ne yapıyor acaba çok merak ediyorum. Sizden ricam aynı üslupta yazmaya devam edin. Belki birileri utanır. Sizin sayenizde Bartın'da olanları öğreniyorum. Belgeli ve düzeyli çalışıyorsunuz. Tebrik ederim.