Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Demir bir basın toplantısı yapmış. Ülkede örneği az bulunacak şekilde, yanına kentteki iki basın örgütünün başkanını da alarak yaptığı toplantıda, TSO’nun takip ettiği projelerle ilgili değerlendirmelerde bulunmuş. Öznur Güneş’in Pusula’daki köşe yazısına göre kent ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Demir, nereden icap ettiyse, büyük madenci grevinin, kent tarihinin en büyük hatası olduğunu da söylemiş…
Öznur’un yalancısıyım, Demir, “Bu sürece (siz neoliberal politikalara okuyun) ayak uydurmak yerine ayağa kalkmıştık. İşte yüz bin kişi toplandık, Ankara'ya yürüdük, eylemler yaptık, protestolar yaptık. Bu süreci, efsanevi bir hikâye gibi anlatan, Zonguldak'ın çok dolu yazdığını düşünen arkadaşlarımız da var. Ama ben onlardan değilim. Çünkü objektif verilere baktığımızda, sürecin sonunda Zonguldak'ın nereden nereye geldiğini çok net bir şekilde görüyoruz.” tümcelerini de kurmuş o toplantıda…
İDDİASININ TEKZİBİNİ BİZZAT KENDİ SÖZLERİYLE YAPMIŞ
O grevin bırakın örgütleyicisi, sıradan bir katılımcısı olmayı bile hayatının en onurlu işi sayıp geleceğe aktarmak için kalbinin altın katında saklayan grevci bir maden işçisi olarak elbette itirazım var bu sözlere. Lafı uzatmaya da gerek yok, iddiasının tekzibini bizzat kendi sözleriyle yapmış çünkü. Yine Öznur’a güvenerek yazıyorum ki, 1980’de ekonomik olarak beşinci sırada olan Zonguldak’ın grevin yapıldığı 1991’de otuz ikinci sıraya kadar düştüğünü söylemiş…
Sayın Demir, Havza Grev Komitesi Üyesi olarak birinci ağızdan söylüyorum ki, biz de tam da bu nedenle greve çıktık zaten. 24 Ocak’ta açıklanan sözde istikrar paketi ile hak, hukuk gibi kavramlar askıya alınırken bize dayatılan derin yoksulluktu. Enflasyonist politikalarla soframızdan her gün bir şeyin eksildiği o günlerde, 12 Eylül faşizmi ile tüm hak arama yollarımız kapatıldı. Yetinilmedi başta mücadeleci sendikacılar olmak üzere tüm işçi önderleri tutuklandı, uydurma iddialarla hapse dolduruldu…
DİŞE DİŞ MÜCADELE ETTİK VE KAZANDIK NE GÜZEL Kİ
En küçük hak arama çabasının en azından gözaltında kaybolmak, uzun süre hapiste kalmak anlamına geldiği o meşum günlerde toplu sözleşmelerimiz Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlandı. Sonrasında imzalanan göstermelik toplu sözleşmelerse yoksulluğumuzu tescilleyen belgeler oldu kesinlikle. Yaşadım, biliyorum, birçoğumuzun maaşı asgari ücretin altına düşmüş, tıpkı bugünkü gibi çay simit hesabına yetmez hale gelmişti.
İtibarsızlaştırmaya çalıştığınız büyük grev, bizlerin, kentin hızlı kan kaybına olduğu kadar yaşadığımız derin yoksulluğa isyanı, çocuklarımızı sofradan tok kaldırma talebine işyerlerimizi kapatma tehdidiyle cevap veren vicdansızlığa başkaldırısıydı. Dişe diş mücadele ettik ve kazandık ne güzel ki. İşimize sahip çıkarken bir parça da olsa soluklanacak ücret düzeyine ulaştık. Bugün TTK ayakta ve 8 bin insan hem de çıtanın üstünde ücret alıyorsa o destansı mücadele sonucunda kesinlikle. Anlamanızı beklemesek de bir kentli olarak saygı duymanızı beklemek hakkımız ayrıca…
Bu şehrin karanlık yüzleri, bulundukları mevki ve makamlara nasıl geldiklerini dahi bilmeyen a*** takımı, emeği ve emekçi dünyasını anlayamamış, emek sermaye savaşını bilmeyenler Zonguldak Madenci grevini anlayamaz.. Metin Demir bu şehre ne vermiş.. Bu şehir için ne üretmiş, hangi yatırımı yapmış da Zonguldak'ın tarihine yazılmış bu mücadeleyi küçültmeye yok saymaya çalışıyor.. Herkes işine baksın..