Bir yalan deryasında yüzüyoruz, yüzmüyor da boğuluyoruz resmen. Duyduğumuz her ses, gözümüze sokulan her görüntü, dilimize dolana her sözcük yalan. Algı operatörlerinin ülkedeki operasyonları Hitler’in propaganda şefi Gobels’e rahmet okutuyor. Ortalık alacakaranlık kuşağı gibi, dört yanımızda kesif bir sis var. Neyin kalp, neyin gerçek olduğunu anlamak mümkün değil bu yüzden. Sürreel bir ortamda kuzular kurdun peşinde dolaşıyor, kurbanlar celladına aşık gerçekten de…
Cumhurbaşkanı, kötü giden her şeyden, akıllara zarar şekilde muhalefeti sorumlu tutuyor. Bunu yapmak zorunda, kendine mecnun olmuş çoğunluğu etrafında tutmanın tek yolu kutuplaşmadan geçtiğini biliyor çünkü. Bunca rezalete karşın oyları düşmediğine göre, başarıyor da. Yetinmiyor bir gün “ak” dediğine öbür gün “kara” diyebiliyor rahatlıkla. Yurttaşların duygusu değil, aklıyla da dalga geçmek anlamına gelen manevraları kolayca yaparken, dildanenin gözü kara sevgisine güveniyor…
KİMSE DE, “HANİ BU MAKAMLAR HERKESİNDİ” DİYE SORMUYOR
Mürşit böyle yapar da, müridi durur mu? Zonguldak’taki çömezleri, evvelallah, ondan aşağı kalmıyor. TOKİ’nin yaptığı projeleri beğenen olursa “Ben yaptım” diye böbürlenen Selim Alan, eleştiren çıkınca “Ben yapmadım, TOKİ yaptı” mızıkçılığına soyunuyor. Utanmazlık da diz boyu. AKP İl Başkanı Çağlayan, “Bizimkilerin Ankara’da gidebilecekleri bakanları var, cumhurbaşkanı var. Muhalefetin nesi var?” diyerek oy istiyor mesela. Kimse de, “Hani bu makamlar herkesindi” diye sormuyor…
Ya kalemine mürekkep yerine yağ doldurmuş bir kısım yazı erbabına ne demeli? Bir tanesi, hiç sıkılmadan, “CHP gelince Fevkani Köprü’nün yıkılmasıyla kazanılan alanları satacak” diyor mesela, defalarca yazıyor hem de. Ne CHP adayı Tahsin Erdem, ne de başka bir CHP yetkilisi böyle bir söz sarf etti. Etmediği gibi, Üzülmez ve Çaydamar derelerinin buluştuğu noktadaki küçük yer dışında artan bir karış alan da yok zaten. Durduk yerde bu laf niye çıkıyor o zaman? Dedim ya utanmazlıktan…
YUH DERLER YAHU ADAMA
Diğerlerini de saysam köşem yetmez. Yalnızca yaşadığım Fatih mahallesinde, tüm itirazlara karşın, içinde basketbol sahası olan da dahil on binlerce metrekare, 4-5 adet yeşil alanı imara açıp, evimin hemen önündeki keçi bağlasan durmayacak dik yeri park alanı ilan eden Ali Bektaş, “Zonguldak’taki belediyelerin tamamından daha fazla yeşil alan yaptık.” demiş. “Yuh” derler yahu adama. Daha yeni, ak kavşakta, parayı bastırana, denizin içine konaklar yaptıran adam, utan biraz be…
Dolar 31 lirayı geçmiş, bir litre mazot 45 liraya dayanmış. Bir kilo et 500 lira, kara zeytin 400 liraya varmış, peynir fiyatlarının yanına yanaşılmıyor. Sokakta gezerken utanması gereken müsebbipleri yüzlü yüzlü dolaşıyor ortalıkta, yalanın birine bin katarak hem de. Bu adaletsiz düzenin kahrını en çok çeken Erdoğan mecnunlarıysa, yalanların, en çok kendileri için söylendiğinden bihaber sandığa koşmaya hazırlanıyor. Öyle anlaşılıyor ki, sıcak bir alev gibi esen yalan rüzgarı, daha çok yakacak ülkeyi…
























Her günTahsin erdem aleyhinde yakışıksız yazı yazıyorlar, Tahsin erdem gazipaşaya çıksa bin kişi ile tokalaşır öpüşür, inanın onlara beş kişi elini uzatmaz.Selim alana destek çıktıklarını zannedenler şunu unutmasın,Tahsin erdemi tanıyıp Selim alana oy vermeyi düşünenler bile bu kadar olmaz deyip fikir değiştirir.