Değerli Okuyucularım,
Ülkemizde karayolları ağına bağlı Otoyolların, bölünmüş yolların, il yollarının yapım, balkım ve işletilmesinden Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumludur. Bu sorumluluk, şehir içi yollarda ilgili belediyelerdedir.
Pekiyi, asıl amacı şehirler arası trafik için yapıldığı halde, zaman içinde, içinden geçtiği kentin gelişmesi ile, şehir içi yollara dönüşen transit yollarda bu görev ve sorumluluklar hangi kamu kurumuna aittir?
Herhalde, yolun sahibi KGM ise, bu sorumlulukların bu kuruma ait olması gerekir. Bu durumda, şehir içi yol haline dönüşen bir transit yolun, belediye sınırları içinde kalan bölümünde, gerekli tamiratların yapılması, trafik güvenliğinin sağlanması gibi her türden işletme görevleri yolun sahibi olan KGM’ye ait olacaktır.
Her şey yolunda giderken bu sorumluluktan kaynaklanan bir sıkıntı yaşanmayabilir. Ancak, o yolun şehir içinden geçen bölümünde yada dışında, dava konusu olan, kısmen ya da tamamen yol kusurundan kaynaklandığı iddiası ile yargıya intikal eden bir davadaki sanıkların başında, yolun o kesiminden sorumlu Karayolları yetkilisinin (ilgili şube şefinin) olacağına kuşku yoktur. (Bu nedenle, tayin olup gittikten sonra, bu tür devam eden davalar için görev yaptıkları yerlere gelip giden Kara yolcuları bilenlerdenim.)
İşte bu görev sorumluluğundan kurtulmak için, şehir içi yol olarak da hizmet veren yollarda, yolun belediye sınırları içine girdiği noktalarına, çoğu yerde, üzerinde “ Karayolları sorumluluk sınırı” yazan levhaların olduğu görülür.
Bu levhaların, Karayollarını ve Kara yolcuları, hukuken sorumluluktan kurtarmak için yeterli olduğu söylenebilir. Ancak, bir şehirden diğer bir şehre giderken, yol üzerindeki bir başka kentin içinden geçmek zorunda bırakarak, şehir içi trafik koşullarında, uzun bekleme ve tıkanıklar, zaman kayıpları yaşatarak, çile çektirme hakkı ve yetkisi var mıdır? Bu durum bir hak gaspı olmaz mı? Belediyenin de, aldığı vergilerin karşılığı olarak, o kentte yaşayanlara şehre gelenlere, çilesiz, güvenli şehir içi yolları ve park alanları sağlamak görevi değil midir?
Karayolları Genel Müdürlüğü, bu soruna çözüm olarak, transit trafiğin kesintisiz akması ve şehir içi trafiğin de rahatlaması için, yıllardır, şehirlerin yerleşim alanları dışından çevre yolları yapmakta oldukları bilinmektedir. Günümüzde, ülkemizde, Zonguldak dışında çevre yolu olmayan il ve büyük ilçe merkezinin olmadığı da bilinmektedir. Hatta ( Bolu, Kastamonu, Düzce gibi yakın il merkezlerinde de olduğu gibi) ilk yapılanları, yine şehir içi yol haline geldiği için, ikinci çevre yollarının yapıldığı il merkezleri de çok fazladır.
70’li 80’li yıllarda, Sinop, Kastamonu ve Zonguldak, ulaşılamayan üç talihsiz yedililer (57, 37,67) olarak anılırlardı. Uzunca bir zaman önce, Ülkemizin her ili gibi, bu üç ilimiz de, rahatça ulaşılır hale gelmiştir. Ancak, Zonguldak ulaşılabilir hale gelmiş olsa da, il merkezi hala içinden çıkılamaz haldedir.
( “Ülkemizin, ulaşılabildiği halde içinden geçilmeyen ya da çıkılamayan il merkezimiz hangisidir? Denize sıfır noktasında imar parselleri yaratılıp üzerinde lüks bloklar, çok yıldızlı oteller yapılan ya da, en hızlı fakirleşen ilimiz hangisidir?” gibi sorular sorulsa, herhalde; az, çok bilen her Zonguldaklı bu soruları kolaylıkla yanıtlayabilecektir!)
Bilindiği üzere, gerek İstanbul, gerek Ankara, son zamanlarda da Kilimli istikametinden Zonguldak’a gelmek ya da ilerisine devam etmek isteyen sürücüler, üzerinde “Zonguldak, Kozlu” yazan levhalara kadar, olabildiğince sorunsuzca ulaşabilmektedirler. Ancak bu levhalardan sonra, bir anda, kendilerini, 35-40 bin günlük trafik yoğunluğunun yaşandığı , (sözde transit yol olan !) bir şehir içi trafiğinin içinde bulmaktadırlar. Hele bir de, akşam ve sabah saatleri ise; yolun, Zonguldak’ın yabancısı, sürücüsünün sürücü belgesi de çok yaşlı ise, bu geçişlerde yaşadığı çileyi, zaman kayıplarını tahmin etmek hiç zor değildir.
Halen üzerinde iki üç bin günlük trafiğin olduğu Zonguldak - Kilimli arasında, üzerinde (Zonguldak’ımızın bağrından çıkan bir büyük bilim adamımızın adının verildiği tünellerin olduğu!), 15-20 bin trafik kapasiteli otoban niteliğinde bölünmüş yol yapılmıştır. Onun devamı olarak da, 3-5 yüz günlük trafiğin olduğu Kilimli-Filyos arasında da, üzerinde ( 1,5-2 milyon TL/m maliyetli) 25-30 km uzunluğunda tünel yolların, köprülerin olduğu, otoban standartlarında bölünmüş yol yapım çalışmaları da devam etmektedir.
(Farzları terk edip sünnetlere sarılmak gibi, acil olmayan otoban niteliğindeki bu çok pahalı bölünmüş yolların yarısını yapılmasının sonraya bırakılıp, onun yerine, çok daha acil olan, Zonguldak-Kozu Çevre yolu, tıkanan ışıklı kavşaklara, üst geçitler yapmak gibi acil ve öncelikli işler yapılmış olsaydı çok daha iyi olmaz mı idi?)
Bunu yapmayanlar; kaynakları, yollarda meydana gelen ve proje ve yapım hatalarının sonuçları olan (forekazıklı!) büyük heyelanlarda, Kilimli sahil yolundaki deniz tahribatları gibi işlerde çarçur edenler; “yoruldu” yalanı ile Fevkani Köprüyü yıkanlar günümüzde Zonguldaklıların çektiği bu ve benzeri çilelerin sorumlularıdır.
(Bu arada, 40-45 yıl önce, Zonguldak’ın ulaşılabilir olmasında emeği geçenlerin, Zonguldak’ın içinden geçilemez hale gelmemesi için, Kentin İstanbul İstikameti çıkışı (terminal) ile Ankara İstikameti çıkışı (Un Fabrikası ) arasındaki, Soğuksu üzerinden geçen 2km’lik şehir geçişinin iki yönlü yükseltilmiş -ayaklı yol olarak projelendirildiğini, ancak, Zonguldak’ı yönetenlerin ilgisizliği yüzünden gerçekleştirilemediğini de bilenlerdenim.)
İlimizde, çevre yolu yokluğundan ya da yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar, sadece Zonguldak- Kozlu kent merkezlerinde yaşanmamaktadır. Halen, Üzerinde günlük 20-25 bin kent içi ve şehirlerarası trafiğin olduğu Çaycuma ve Devrek şehir geçişlerinde de yaşandığı bilinmektedir.
Olanlar geçmişte kalmıştır. Önümüzdeki birkaç yıl gibi bir gelecekte, soruna köklü çözüm olan söz konusu çevre yolunun yapımına başlanılmasının bile mümkün olamayacağı söylenmekte ve anlaşılmaktadır. Bu durumda, bu gün için, mümkün olabilecek imkanlarla, mevcut durumun iyileştirmeye , (köklü çözümü çabuklaştırmaya ) çalışmaktan başka bir şeyin olmadığına inanıyorum
İyileştirme kapsamında da, öncelikle, transit yolun Zonguldak ve Kozlu kent merkezlerinden geçen bölümündeki ışıklı hemzemin kavşakların acilen ele alınması gerektiğine inanıyorum. Birkaç yıl değil ay bile beklemeye hiç tahammülü olmayan bu tıkanmaların olabildiğince azaltılması için olsun, ilgili belediyelerin, kent konseylerinin, Merkezi yönetimin İldeki ilgili birimlerinin, öneriler ve projeler üretmeleri, fazla kaynak- zaman gerektirmeyenleri biran önce gerçekleştirmeye çalışmaları gerekmektedir.
Değerli Okurlarım, (özellikle ülkemizde), her alanda, çile çekenlerin, hakları verilmeyenlerin, çile çekmemeleri, haklarını almaları için bir mücadeleleri olmaz ise, çile çekmekten kurtulamayacakları, haklarını alamayacakları bilinen acı gerçeklerdendir
Her konuda çile çekmemeniz, hak kayıplarına uğramamanız; bu konularda gerekli mücadeleyi vermeniz dileklerimle.
Şenol Kuşcu, Aralık 2024- ZONGULDAK























