Ünlü yazarların kitaplarını okuyup eleştiri yazan o kadar çok ki!.. İnsan şaşıyor aynı şeylerin değerlendirme diye yazılışına. Ne gerek var ki övüleni övüp durmaya!.. Önemli olan yeni değerleri bulup okuyucu önüne çıkarmak, çağdaş edebiyatı oluşturanların yolunu açmak.
Evet, ben de onlarca yıl Türk ve dünya edebiyatının en önemli yapıtlarını okudum, okuttum. Son yıllarda günümüzün şair ve yazarlarına yoğunlaştım. Günümüzde de çok değerli şiirler, öyküler, romanlar yazıldığının farkına vardım. Bazı şair ve yazarlarla arkadaş olmanın onurunu da yaşadım, yaşıyorum.
Selma Aydın, tanıdığım, yapıtlarını okuduğum bir dost şair, yazar, besteci, sunucu. Aşırı övgünün yergi yerine geçtiğini bilerek değerlendirmeye çalışacağım ATEŞ ve KÜL'ü.
Romanı, ders kitabına çalışır gibi, bazı yerleri çize çize okudum. Kurguya, kişilere, betimleme ve çözümlemelere yoğunlaştım. Dil ve anlatımda öğretmen kesildim.
Kurgu masalımsı bir anlatıyla oluşturulmuş. Aşk yanığı, yalnız bir genç, Tahsin; Zonguldak gibi hüzünlü ve terk edilmiş... Liman Arkası onun dert döküntü yeri. O, aşk acısının tarihsel örneklerinden esinlenerek şiirlere sığınır. Köknar ağacının gölgesinden geçip gittiği aile yuvası taş ev barınma yeri. Tahsin vefasızlığı radyo programlarında şiirler okuyarak giderir. Giderir de ateşi bir türlü sönmez.
Tahsin'in aşkını ölümüne teslim aldığı genç kız Nilgün. Ateşli buluşmaları Nilgün'ün kaçışları izlerken Tahsin bunalımlardadır.
Romanın en gizemli, heyecanlı bölümü 'sırlar'dır. Nilgün, Tahsin'in babası Yılmaz Usta'nın taş evinin bir odasında sırların peşine düşer. O, bir fotoğrafı, halasına yorumlatır, gizemli dünya dökülür gider. Dökülüşlerde siyaset, bürokrasi, moda, sahte ve yalan yaşamlar, gösterişler de birer birer serilir önüne.
İç kurguda, yasak aşk yaşayan anneler, babalar gündem olur. Kimin annesi, kimin babasıyla; kimin babası, kimin annesiyle kimleri alevlerde yakıp kül ederleri okuyucu bulsun. Bilinsin ki temiz aşklar, temiz toplumlarda yaşanabiliyor. Dünya bozulmuşsa, insan kirlenmişse aşk aleve dönüşüyor; her şey kül oluyor. Roman, kahramanlarının sonları yönünden, eski Türk filmleri gibi. Halk hikayesi havası da şiirsel dil tadında sürüp gidiyor anlatı boyunca.
Romanın kurgusu ilgi çekici. Bazı okuyucuları, ayrıntılı anlatımlar, edebiyat tutkusu serpiştirmeleri zorlayabilir. Oralarda okuyucu birikimi önemli tabii. Bu da yazarın bir edebiyat derinliği olduğunu gösterir.
Bu roman, bir aşk romanı olmanın ötesinde, bir toplum çözümlemesi romanı. İnsan ilişkileri, çevre sorunları, siyaset, bürokrasi, dönem çürümeleri ve her şey... Zonguldak, şiir, sanat, edebiyat roman akışında gündem... Yazarın Zonguldak sevgisi, onu kötülüklerden sakınma çok belirgin vurgulanmıştır.
ALEV ve KÜL okunası bir roman olmuş. Bir edebiyat öğretmeni titizliğiyle, dil ve anlatım yanlışlarına kafayı taktım. Böyle bir yapıtta bu kadar çok gözden kaçma olmasaydı, diye düşündüm. Sanırım ikinci baskıda düzeltilir yazım ve noktalama yanlışları. Onları da nazar boncuğu sayalım gitsin.
Selma Aydın, çalışkan, üretken bir aydın; romanlarıyla, öyküleriyle, bazıları bestelenmiş şiirleriyle kendini kanıtlamış bir edebiyatçı. ALEV ve KÜL, onu daha geniş çevrelere taşıyacak, inanıyorum.
Alkışlarımla...
(Hayri Sarı-18. 09. 2025)
























