1960'lardan beri çevreme duyarlıyım. Tanık olamadıklarımı okudum, dinledim, izledim. Öğretmen olduğumdan güncel politikanın taraflarına yansız davrandım. Bakışımı anlattım ama kimseye dayatmadım.
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI sorumluluk alanım olduğu için tarih-dil bilgisi-anlatım-genel kültür ve sosyal bilimler konularında kendimi hep diri tutmaya çalıştım. Genel okumaların yanında, fırtınalı günlerde, gazeteleri her yönden tararım. Televizyon kanallarını, yine ana akımları dikkate alarak, çok yönlü izlerim. Yorumcuları -bana ters düşseler de- dinlerim, anlamaya çalışırım. Onların aynı durumları çok farklı yerlere çekişlerine eskiden çok üzülürdüm, şimdilerde kızıyorum.
Görsellerle destekli olayların, durumların farklı yorumlanışları halkı yanıltır, yanlışa yönlendirir. Bu, çoğu kez, bilinçli yapılmakta. Bazen de kulaktan duymayla olmakta. Hangi nedenle olursa olsun sözcüklerle oynanıyor. Bu oynayışta özellikle terimler öne çıkıyor ya da sözcük dağarcığı yetmeyenleri yanıltıcı söz oyunları yapılıyor. Bilmeden yapılanlara neyse de çıkar beklentisiyle olanlar dengeyi, huzuru bozuyor.
Son günlerde bazı temel sözcüklerin anlamlandırılmasında bile anlaşamadığımızı fark ettim. Bazı yurttaşlarımız devlet ile hükûmetin eş anlamlı olduğunu sanıyorlar. Bu yurttaşlarımız, muhalefeti, görevinin eleştiri olduğunu düşünmeden, hep onaycı görmek istiyorlar. Tabii bu sanışta uzman sıfatlı yandaşların etkileri çok. Bu etkilerin kabartmasıyla, beklenen görülmeyince de kavga başlıyor, barış kayboluyor.
Kavgayı önleyici kişiler, kurumlar da görevlerinin gereği olan tarafsız duruşu sergilemeyince bencillik, bireycilik ve çıkarcılık güzel yurdumda dengeleri bozuyor.
Denge, durgunluk ve uyuşma demek değildir. Denge, doğal akışı bozmadan farklı ögelerin -duyusal, düşünsel- uyumu demektir bireysel ve toplumsal yaşamda. Bu da bilgiyle, bilinçle, insan haklarına uygun davranışlarla olur.
Sağlıklı denge iletişimi için yurttaşlar, her şeyden önce, dillerini bilmelidirler. Türkçe düşünüp anlatma ya da anlatılanı anlama kendiliğinden olamıyor. Okullar bunun için var. Okuma önerileri bunun için söz konusu ediliyor. Bilinçli ana baba olabilme bunun için önemseniyor.
Bilinçsiz yandaş olmanın düşünme tembelliği bazılarına geçici keyifler verebilir. Yandaşlık muhalefete düşünce kısır döngü sürer gider. Gerçek demokrasi beklenirken de ömürler geçer gider boşuna; özgürlük, eşitlik, kardeşlik uğruna tomurcuklanan fidanlar kurban edilir.
Biraz sözcük karıştırmak gerekir insanca düzen kurmak için. Sözcüklerin dilini bilmeyen kimseyi dinlemez, anlamaz. Haydi birkaç sözcüğe bakalım birlikte:
devlet (ad)
* 1. toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık
"Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir"
* 2. toplumbilim terimi
toplumun siyasal örgütlenişi ve örgütlerinin tümü.
cumhuriyet (ad)
* ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.
demokrasi (ad)
* siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.
hükûmet (ad)
* 1. bir ülkede devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan yetkili organ, yürütme organı, bakanlar kurulu.
* 2. bir ülkenin yönetim kuruluşları.
"Köylü, hükümete dilekçe vermiş"
muhalefet (ad)
* 1. bir görüşe, bir eyleme, bir tutuma vb. karşı olma durumu, aykırılık.
* 2. karşı görüşte, karşı tutumda olan kimseler topluluğu.
Bir iki sözcük bile yetti bize kavgasız gürültüsüz yaşamak için. Adalet, yargı, yurttaş, millet, Atatürk, laiklik, din, eğitim, bilim, sanat, ekonomi... sözcükleri dizi dizi ders konusudur gerçek demokrasiyi yaşamak için. Boşuna okumanın önemi vurgulanmıyor her ortamda.
Ha, anlayın artık, muhalefetsiz demokrasi yok! Özgür, eşit, kardeş yaşamlar demokratik ortamlarda yeşerir. Fidanlar kırılırsa meyvesiz, gölgesiz kuru ağaçlara kalırız.
"Yurtta barış, dünyada barış" özlemse hâlâ işimiz çok demektir. Önce Türkçe, sonra demokrasi dersi gerek hepimize. İyi eğitimli, bilinçli gençlere güvenmek gerekir bir de.
(Hayri Sarı-06. 05. 2025)