Ben Zonguldaklıyım. Bunu söylerken memleketçilik yapıp diğer yörelerimizin insanlarını dışladığım sanılmasın.
Zonguldaklı olmanın bir bedeli, bir ederi olmuştur hep. Emek kentinin getirisi de götürüsü de çok olmuştur. Bunu, kendimle örneklemek isterim size.
1954'te doğduğum köyümde okul da yol da yoktu 1960'larda bile. Okulsuz, yolsuz köylülerim, kara elması çıkarıyorlardı Türkiye aydınlanmasına.
1962, Kabaca'dan, Zonguldak'a (Beycuma'ya kadar kağnıyla) göçtük. Yalın ayaktık.
İlk evimiz, Ontemmuz Mahallesi'nde, tuvaletsiz, penceresiz, mutfaksız bir merdiven altıydı. Birkaç ay kaldığımız evin çevresinden çarşıya inemedik. Yalın ayaktık.
İkinci evimiz, Çaydamar'daydı. Tuvalet ortaktı. Kardeşim (Şimdi emekli Cumhuriyet Başsavcısı), ağabeyimin (Şimdi emekli öğretmen) Trabzon lastikleriyle, ben de ortak tuvaletin terlikleriyle, Gazipaşa Caddesi boyunca, korna seslerini umursamadan sahile ulaşmıştık. Deniz denen büyük gölü de o gün görmüştük.
Çıplak ayaklarımızı, bugün üstü Sürmen Kafe olan iskeleden Karadeniz suyuna sokmuştuk. İşte bizim Zonguldak öykümüz böyle başlamıştı. Öykünün öncesini, sonrasını değişik yerlerde ve kitaplarımda anlatmıştım. Eksik kalanlar da günü geldikçe dökülür.
62 yıl sonra, (30 EKİM 2024 Çarşamba günü) ayaklarımızı, ilk kez, denize soktuğumuz sahilde, kültür-sanat-kitap dostlarımızın kurdukları çadırda (CUMHURİYET KİTAP ÇADIRI) kitaplarımı imzalayacağım.
Zonguldaklı olduğum günün heyecanıdır beni gurbetten sılaya taşıyan. Tabii sevdiklerime merhaba demek işin en insancası. Kitap bahane, dostluk şahane yani.
AZ ÇORBA AZ PİLAV ÜSTÜ AZ KURU adlı kitabımı alan her kitap dostumuz adına ZONGULDAK KENT LOKANTASI askıda yemek listesine bir sayı ekleyeceğiz. Bu kitabın kapak fotoğrafında yalın ayak ayrıldığım köyüm (KABACA) var.
Boşuna Zonguldaklıyım, demiyorum. Beni ben eden Zonguldaklı köylü-emekçiler olmuştur. Vefa gösterisi olarak baskısı tükenen kitabıma KÖMÜRÜN KARASI ALNIMIN AKI adını vermiştim. Bastırdığım on kitapta ve tanıtım afişlerinde Muharrem dayımı çağrıştıran kasketli fotoğrafımı kullandım. Çadırda, söyleşip kitap imzalarken de kasketli olacağım.
Cumhuriyet, Zonguldak ve kitap söz konusu olunca dayanamam. Geliyorum.
30 Ekim 2024 Çarşamba günü CUMHURİYET KİTAP ÇADIRI buluşma yerimiz.
Güle güle gelin!
Sizi ilk defa antoloji de yüzümün karası şiirinizle tanıdım. Bu şiir Ereğli Kömürleri İşletmelerinde çalışan sadece sizin ailenizin şiiri değil 50 bin maden işçisinin hayatlarının üç aşağı beş yukarı aynısıydı.sofrasına Ocak yemeği gelen dere kenarlarında Ocak elbisesine tokaç vuran hepimizin şiiridir okuyanın bol olsun